Candy

Candy
feta etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
feta etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Mayıs 2021 Perşembe

Kapattım Penceremi,Kapılarımı

Yıllardır beni okuyanlar bilir,eğer içimi sıkıntı basarsa bisiklet turuna çıkardım üniversitedeyken.Geçen yıl bisikletim çalındığı için hayatımın bu detayına ara vermiştim.Zaten şu an yaşadığım yer bisiklet sürmeye pek uygun değil.Beni özgür ve rahat hissettirmiyordu aksine sürekli tetikte olmam gerekiyordu.Neyse,kışın bunaltıcılığı bitip bahar başlayınca içimde yine bir şeyler kıpırdanmaya başladı.Beni boğan bir şeyler vardı ve bunu aşmak için Edirne'de bisiklet sürmem şarttı.Bir şekilde nöbetlerimi ayarladım ve önce eve,oradan da bir günlüğüne Edirne'ye gittim geçen hafta.Özlediğim mekanlar,özlediğim aktiviteler ve gittikçe orada yaşayan sayısı azalan arkadaşlarım.Benim için huzur orası.Kimse kalmasa bile bisiklet turum için,Karaağaç'taki ağacım için gideceğim.Canım Edirne :)

Yeğenim 5 aylık oldu.Çok tatlı bir şey.Kız,halasına çeker derlerdi ,doğruymuş.Bakışları aynı ben.Sürekli gülüyor.Kucağıma ilk aldığımda ağlamaklı olmuştu ama beş dakika sonra hemen alıştı.Hep gülsün.

''Trt dinle'' diye bir uygulama indirdim.İçerikleri çok güzel ve reklamsız,ücretsiz.Radyo tiyatrosu,sesli kitap,arşiv dosyaları,her telden şarkılar ve daha birçok şey mevcut.Eksiklikleri de var ama yavaş yavaş halledilebileceğini düşünüyorum.

Hayatı sorgulamıyorum artık.İşe git,eve gel şeklinde yaşıyorum.Eve geldiğimde uyuyorum,şarkı dinliyorum ve dizi izliyorum.Yaşamak için yemek yapıyor ve yiyorum.Oturduğum yerden dışarıyı izliyorum.Penceremin kenarına kumrular konuyor,onlarla bakışıyorum.Akşamları balkonda uzanıp gökyüzüne bakıyorum.Rutinim böyle.Dışarı çıkmaktan nefret eder hale geldim ama bir konser,tiyatro olsaydı koşa koşa giderdim.Eski rutinlerimi özlüyorum.Normalleşelim artık. 

                                     

                                    Son günlerimin kahvaltı hazırlama şarkısı :D



13 Şubat 2021 Cumartesi

I'm Alive

 En son Ağustos'ta buralardaydım.İş güç aşırı yoğunlaşınca ben de kabuğuma çekildim.Bugün ağlama duvarı olarak kullanmak istiyorum burayı.Ne yalan söyleyeyim neşeli zamanlarımda hiç yazasım gelmiyor.Hesap et kaç aydır huzurlu ve mutlu olduğumu.Üstelik bir sürü saçma sapan hastalıklarla uğraştığım halde.Lenfomanın kıyısından döndüm.Çok şükür.Korkmadım ama uğraşmak istemedim.Neden benim başıma geliyor diye çok sorguluyorum hayatı.Geçen ay İzmir'e doktorumun yanına gittim.Hormonal bir rahatsızlığım var ve bana, ''üzülerek söylüyorum,maalesef anne karnında bir şeylere maruz kalmışsın.'' dedi.Hamileyken üzüldüğü bir şey olur,geçirdiği bir hastalık vb.Ama büyük ihtimal üzücü bir olay yaşadı ve onun da bende etkisi böyle oldu.Yapacak bir şey yok.

Affedemediğim olaylar var.Asıl onun için geldim buraya.İçimi dökmem lazım.Temmuzda garip olan o ilişkim bitmişti.Bak mesela ondan burada da hiç bahsetmedim.İyiydim çünkü.Bitmesini ben istedim.Daha doğrusu bitmesi için zemini  hazırlayan karşı taraftı,cesaret eden ben.Arkadaş kaldık.Bu aralar arkadaşlığı da bitirmek istiyorum.Kendime bir yük gibi hissediyorum bu durumu.Ve  her an aklım,kalbim yine karışacak diye korkuyorum.Belki de karıştığı için arkadaşlığı da bitirme kafasına girdim.Onu affedemiyorum.Bu durum beni çok üzüyor.Ona bazen yok yere kötü davranmama neden oluyor ve ben onun canını yakmak istemiyorum.Off nefret ediyorum karmaşık olan her şeyden.Ben ilişkilerde basitliği seviyorum.

Güzel haberlere geleyim.İki ay önce hala oldum.Yeğenimi iki hafta önce görmeye gittim.Tam bıcırık,yerim onu.Umarım iyi bir insan olur ve iyi niyetli insanlarla karşılaşır.Bir an önce büyüsün istiyorum.Yürümeye başlasın,konuşsun.Onunla bir sürü aktivite yapmak istiyorum.Tabii o da isterse.

Doğum günüm geçen aydı.Arkadaşım Bursa'dan gelerek sürpriz yaptı.Çok güzeldi.Böyle sevilmek,düşünülmek çok güzel.27 oldum.Çok büyüdüm.27 ... Söylemesi bile zor.Kendime bakıyorum da hiç öyle hissetmiyorum.Zaten minyon olduğumdan belli etmiyorum yaşımı ama ben davranış olarak da 27 olgunluğunda hissedemiyorum.Bir ortamda garip şeyler yapan biri varsa o ben oluyorum genelde.Nöbetlerde yorulup da oturan arkadaşlarımı görünce bir şarkı açıyorum.''Hadi oturmaya mı geldik ?'' diye dansa kaldırıyorum hahah.Yalnız bu aralar sürekli evlilik muhabbeti yapmalarından sıkıldım.Yaş artınca illa evlenmek mi gerekiyor? Kadınlara bu baskı niye? 

Bu aralar sürekli İstanbul'a yenidoğan bebek sevkine gidiyorum.Her an patlayacak bomba gibiler.Yenidoğan yoğunbakımdakilerle tartışıyorum her seferinde.Neden helikopter ambulans ya da uçak ambulans ayarlanmıyor,diye.Kara yoluyla ambulansın arkasında o kadar saat sarsıntıdan zaten sıkıntı yaşıyorlar.Geçen götürdüğümüz bebek arrest oldu.Çok zordu o anlar.Bebeği geri döndürdük çok şükür.Ama neden böyle işkence ediliyor hem bebeğe hem bize anlamıyorum.Uçak veya helikopter ayarlanana kadar hastanede stabil bir şekilde kalması daha iyiyken en az 5 saatlik yolda işkence çekiyor.Hastanede arrest olsa müdahale etmesi daha kolay üstelik.Hareket halindeki ambulansta,minicik alanda ve saçma sapan milattan önce kalmış bir kuvözde o bebeğe müdahale etmenin zorluğunu anlatmama gerek yok sanırım.

Oh,bayağı içimi döktüm.Rahatladım.Kendinize iyi bakın.Sağlıcakla kalın.




27 Aralık 2019 Cuma

Geçen Yıl,Gelecek Yıl

Bir yıl daha bitiyor.Yaklaşık iki hafta sonra bir yaş daha büyüyeceğim.Hayatımın ilk çeyreğini de böylelikle bitirmiş olacağım.O zaman geldiğinde daha çok sorgularım hayatımı.Şimdi yıllık sorgulamama başlamak istiyorum.Kötü biten bir yılı kötü bir başlangıçla açmıştım.İyi kötü idare ederken sonlarda genel olarak mutluydum.Şimdi yine değişen bir koşulla baş başayım.Üzgünüm biraz.Başta kabullenmek zor oluyor ama nedense alışmam da çok zamanımı almıyor.Bazen aptallık ettiğimi düşünüyorum.Yani olmayacak şeylerin hayalini kurmak biraz aptallık oluyor.Ama hayalsiz de yaşayamam.Bunca stresin bedenime bir yılda yaptıklarından bahsetmiyorum bile.Artık çok da önemsemiyorum.Olduğu kadar.Bu yıldan öğrendiğim en önemli şey, değer görmediğini hissediyorsan uzaklaş,bırak o insanları.Öğrendim ama uygulayamadım.Seneye uygulamasını da öğrenirim.Hayatta düsturum zaten böyleydi ama son yıllarda sevdiğim insanlara kıyamamaya başlamıştım.Sanırım böyle olmaya başlamamın nedeni de hayatın ne kadar kısa olduğunu idrak etmemdi.Yanlış bir uygulama yaptım.Evet hayat kısa,bir anda kestirip atılmamalı sevgi bağları ama karşı tarafı kendinden fazla düşünmemelisin.Böyle böyle büyüyoruz işte.
İş yerinde çoğu zaman eğlendim.Arada bir sürü saçmalıklar yaşanmış olsa da ekip arkadaşlarımı sevdiğimden o saçmalıklar uçup gitti.Birlikte çalıştığın insanlar çok önemli.Geçen el birliğiyle beni yönetici yapmak için uğraştılar.Aslında çok isterim.İyi yapacağıma şüphem de yok.İle bir ciddiyet geleceğini de düşünüyorum.Ama buradan gitmek istediğimden yanaşmıyorum.
Gönlüm yorgun.Birgün iş yerinde biri dedi ki :''Hocam, insanın gönlü yorgun olmasın,geri kalan her şey halledilir.'' Bu yıl gönlüm çok yoruldu.O yüzden her şeyi akışına bıraktım her zamanki gibi.Yeni yıldan bir beklentim çok yok.Sadece kar yağsın istiyorum o gün.Arkadaşımla karda yürümek istiyorum.O uzaklara gitmeden önce beraber yapma fırsatı bulamadığımız bu yürüyüşü yapmak istiyorum.Zaten çoğu şey yarım kaldı,yarım kalacak.
Son zamanlarda bir de organik tarım ilgimi çekmeye başladı.Elimde üç adet yerel tohum var şimdilik.Bir şeyler yapmak istiyorum.Çocukluğumda bahçe işleri ile uğraşmayı çok severdim.Hala da öyle ancak uygulayacak zaman ve alan yok.Bu yaz memlekete,köye gidersem birkaç araştırma yapmayı planlıyorum.Dedemden tohum alabilirim.En azından şimdilik saksılara ekerim.Çocukken bitkilere dair çok şey bilirdim.İsimleri,ne işe yaradıklarına dair ama ortaokul,lisede köreldi bu yönüm.Hem köye gitmemezlikten hem de sınavlara hazırlıktan.O yüzden tekrar özüme dönmek istiyorum.Doğayı,yeşilliği seven bir insanım.Bu yıl bunun yokluğunu çok çektim.Bir ormana bile gidemedim.Edirne'de olsaydım öyle mi olurdu.Ayda bir bisiklet turuyla ormana giderdim.Hey gidi üniversite yıllarım.İşte bu yıl kendimi böyle toparlamaya karar verdim,bakalım.
Herkese mutlu yıllar dilerim.Her şeyin gönlünüzce olması dileğiyle...


30 Eylül 2019 Pazartesi

Geçmişin Naifliği

Aklıma bir anda lisedeki edebiyat öğretmenim geldi.Tüm sınıfa kendi belirlediği kitapları aldırırdı.Daha sonra okuduklarımızı anlattırıp kimin ilgisini çekerse o kitap değiş tokuş yapardık.Çok eğlenceliydi.Birgün kitabımı istedi benden.İva Andriç'in Drina köprüsü.Ve ilk sayfasına,bana özel çok güzel şeyler yazmıştı.Yıllar sonra iki şey dışında aynı kalacaksın.Okuduğun kitaplar ve biriktirdiğin insanlar diye başlayan bir yazıydı yanlış hatırlamıyorsam.Kitapla da insanla da değişim oluyor ama kastettiği başka bir şeydi.Şimdi geçmişe dönüp bakıyorum da ne kadar haklıymış görüyorum.Değiştim ama özüm hala aynı.İşte bu aralar o özü ortaya çıkarmam gerek.İhtiyacım var ona.O çalışkanlığıma,o kimseyi umursamama ve kabuğuma çekilmeye...Aslında dışarıdan çok aktif,sosyal görünsem de içeriden hep insanlara karşı duvarım vardı.O duvarları yıkmayacaktım işte.Neyse olan oldu.Sevgili Edebiyat öğretmenim,bir de şu sözünüzü hiç unutamıyorum.Bu çağda niye bir şeyleri hafızaya kodlamak,ezberlemek için uğraşıyorsunuz ki her şey elektronik ortamda var zaten.gidin bir tıkla her şeyi öğrenin ya da açın kitaplara bakın.O yüzdendir artık hafızama bir şeyleri atamamam.Ama ben çok abarttım bu olayı.İzlediğim,etkilendiğim filmleri,okuduğum kitapları bile unutuyorum hemen.Oysa ben kitaplardaki tek bir ayrıntıyı bile atlamazdım.Özet geçmek diye bir kavram yoktu lügatımda ama şimdi bu haldeyim.Her sözünüzü bu kadar dikkate almamalıydım :) Yine de hala yazışmalarımı,yaşanılan,konuşulan hiçbir şeyi unutamıyorum.Bununla yaşamak da zor,ayrıntılarda boğuluyorum.Bunun yerine o kitapları,filmleri aklımda tutmayı yeğlerdim.
Dün canım arkadaşım Cahit Sıtkı Tarancı'nın Desem ki şiirinden bir bölüm attı.O an çok etkilendim.Uzun zamandır ilk kez bir şiir bam telime dokundu.

Günlerden sonra bir gün,
Şayet sesimi farkedemezsen,
Rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden,
Bil ki ölmüşüm.
Fakat yine üzülme, müsterih ol;
Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini,
Ve neden sonra
Tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede,
Hatırla ki mahşer günüdür
Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.



12 Temmuz 2019 Cuma

Bir Film,Bir Japon ve Ruhumun Halleri

Günlerdir değişik ruh hallerine girdim,çıktım.Bu sefer daha başka,çözülse de her şeyin eskisi gibi olmayacağı bir çıkmazdayım.Zaten ben çabaladıkça battık.Sonra bıraktığımda olumlu gelişmeler oldu gibi,unutmaya karar verdik.Ama unutulmaz ve söylenmemiş sözlerin varlığı ciddi bir şekilde hissediliyor.Zor ,çok zor bir durum.Son günlerde iş yerimde de sıkıntılar olmaya başladı.E iyice bunalınca kendimi tenise verdim.Oradaki arkadaşlarla görüştüm,eğlendim.Oradaki bir arkadaşım da depresyondayım deyip işinden dert yanıyordu.İkimiz birbirimizi teselli etmeye çalıştık.Bayram için tatil planı yaptık ama bakalım benim iznim olacak mı? İşe dair sorunları bir şekilde hallederim de diğer meselede ne yapacağım? Bazı kararlar almıştım ama saf gibi ufak iyi bir işarette dayanamıyorum,aman boşver deyip tekrar anı yaşamaya,mutlu olmaya odaklanıyorum.Nereye kadar böyle sürer onu düşünüyorum işte son zamanlarda.Düşündükçe geriliyorum ve sorguluyorum.Çıkamıyorum işin içinden.Neyse bu dönemimi dışarıda,arkadaşlarla geçirsem çok iyi olacak.Zaten bir sürü planlar yaptık.Bana bisiklet de bakacağız.Geçecek yani bu dönem de bir şekilde.Ne kışınki gibiyim ne de birkaç yıl öncesi gibi...
Geçen bir arkadaşım Japon bir sanatçının resmini attı.''Aynı sana benziyor.'' dedi.Geçen yıl da çok sevdiğim arkadaşım atmıştı aynısını.O sanatçının şarkılarına sardım son günlerde.Çok güzel sesi
Mariya Takeuchi
(Uzak Doğu en sevdiğim kültür ve böyle bir sanatçıya benzetilmek waaoov)
var,şarkıları da çok iyi.Ama algıda seçicilik mi desem ne desem bilmiyorum.Bu çalkantılı dönemimde onunla ilgili çok şey oluyor.Neden o resim atıldı da geçmişe gittim ya da neden tenisteki arkadaşlarım ondan bahsetti ? 

Bir film izledim.''Eternity and A Day'' Çok beğendim.Bazı yerlerde birebir kendimi gördüm.Mesela kadının kocasına mektup yazdığı yerler.Ben de bu tarz şeyler yazmayı çok severim ve kadının ''Ah Aleksandr'' deyişi gibi benim de ahlarım oluyor.Pişmanlıkları,bir şeylerle yetinmeye çalışmayı ama bunun insanı zorlamasını,kişinin kendi içine yolculuğunu anlatıyordu.Bazı replikleri beni benden aldı.Kadının kocası için mektupta yazdığı şu cümle mesela:''Beni düşlediğini düşlemeye cesaret edemiyorum.'' Kocası dediğim filmin başrolü ve şair.Kadın,kocasının boş anlarını yakalamaya çalışıp birazcık sevilmeyi hissetmeye
İnsan neden öğrenemez sevmeyi?
(Eternity and A Day)
çalışıyordu.Tamam, kocası zaten kadını seviyor ama kadınlar için bunun sürekli hissedilmesi lazım.Bir kadın çok aşıksa zaman kollayıp aşk dilenir ve hep bekler.Garip oldum bu sahneleri izleyince.Kadın,kocası tarafından merak edilmek istiyordu.Şu kısımda da kendimi gördüm.Bir şeyleri dile getirmeden bir köşede sessizce durup merak edilmeyi beklemek... Çocukluğumdan beri öyleyim ben.Kimseye bir şeyimi çaktırmayaya çalışırım.Onlar anlasınlar isterim ama yok olmuyor öyle.Hiç sağlıklı bir durum değil ama iyi ki ikili ilişkilerimde sorunlarımı direkt dile getirip çözmeye çalışıyorum.O konuda içimde tutamam bir şeyleri.Neyse filmdeki diğer replikler de şöyleydi: ''İnsan neden öğrenemez sevmeyi? '', ''Ona gözden ibaretmişim gibi baktım.Ona elden ibaretmişim gibi dokundum.'' Beni çok etkiledi film.Zaten yönetmeni çok ünlü bir Yunan yönetmen olan Theodoros Angelopoulos imiş.Filmi sanırım iki yıldır listemde tutuyordum.İyi ki izlememişim önceden yoksa filmde anlatılanları pek anlamazdım.Bu arada müzikleri de harika.O müzikler için bile izlemeye değer.






20 Şubat 2019 Çarşamba

Son Zamanların Kısa Özeti ve Jovano

Acı ,tatlı günleri atlattık.Şimdi olduğumuz yerdeyiz.Sakin,düşüncelerden arınmış,her şeyi bir kez daha akışına bırakmış bir hal...
İzmir gezimi yazamadım.Bende bıraktığı etki bazı nedenlerden dolayı kötü oldu.Gerçi gezme kısmı çok iyiydi ama istediğim birkaç yeri göremedim.Ya restorasyondaydı ya da kapalıydı.İlk gün sabahın yedisinde Alsancak'taydım.Yağmura rağmen yürüdüm de yürüdüm.Oturmadan bir altı saat yürüyerek çoğu yeri keşfettim.Sonrasında arkadaşımla buluştum.Yorgunluktan öldüğümü görünce sinemaya gitmeyi teklif etti.Çok sevdiği bir filmi benimle üçüncü kez izleyecekti.Çok eğlendik o gün.Sonra ben otelime çekildim.Ertesi gün buluştuğumuzda teleferiğe binelim dedik.İzmir manzarasını doya doya seyrettik.O zamana kadar her şey güzel ilerledi de sonra çenelerimiz bir açıldı ve gün sonunda olay bambaşka bir yere geldi.Şimdi o geziyi hatırlayınca maalesef edilen bir iki cümle geliyor aklıma.Kendi başıma o kadar eğlendiğim ,hatta onunla da eğlendiğim anlar soluk kalıyor.Giderken nasıl neşeliysem dönerken de yıkılmış bir haldeydim.Yine de şimdi durum çok iyi.Bunun nedeni de boş vermem.Onu da boş verdim,denilenleri de,her şeyi.Böyle olunca düzeldi her şey.Hatta Şubat başında yanıma geldi ve cidden çok eğlenceli zamanlar geçirdik.Bir konu vardı aramızda ,onu da bir daha açılmamak üzere kapattık.Söz verdim hahah mecbur tutacağım kendimi.Aa bu arada İzmir'e bir ara yine gideceğim.Başka bir arkadaşım mutlaka beni gezdirmek istiyor.Havalar ısınsın öyle planlayacağım.
Şubat'ın ikinci haftası Balıkesir'e gittim.Oraya arkadaşım yeni taşındı.Ben de hem onu görürüm hem gezerim hem de yardım ederim diye gittim.Şansıma orada da iki gün boyunca aralıksız yağmur yağdı ve gezemedim.Neyse ev işlerini halletmiş olduk.Nedense oradan hiç ayrılmak istemedim.Evi çok güzeldi.Pencere kenarında tam istediğim şekilde koltuk vardı.Uzanıp gökyüzünü izlemesi aşırı keyifliydi.''Gitmek istemiyorum.'' diye zırladım.Bir de ertesi gün nöbetim olduğu için geri gelmek cezbetmiyordu açıkçası.Yakın bir zamanda yine gitmeyi planlıyorum.Havaların iyi olduğu bir zamana denk getirip gezeceğim.
Cuma günü de Ankara'ya gideceğim.Pazar günü sınavım var ama çalışamadım.Öylesine gireceğim.Zaten sınav işin bahanesi.Orada çocukluk arkadaşım var.Amacım onunla bol bol zaman geçirmek.Çok güzel olacak eminim.Gezmek istediğim bir müze var.Üç yıl önce Ankara'ya geldiğimde çoğu müzeyi gezmiştim ama Anadolu Medeniyetleri Müzesi'ni atlamışım.Geçen instagramda takip ettiğim bir sayfa birkaç eser paylaşınca hemen araştırdım.Mutlaka görmem gerek.

Ne güzel arkadaşlıklar edinmişim.Her biri birbirinden değerli.Kıbrıs,Ankara,Balıkesir,Edirne,Makedonya,İstanbul ... Dertlerimi anlatmayı sevmediğim halde ilk kez o arkadaşlarıma açabildim kendimi.Çok da iyi oldu.Biliyorum ki hep birbirimizi kollayacağız.Canlarım,iyi ki varlar ...

Şimdi dün keşfettiğim bir Makedon halk türküsünden bahsedeceğim.Makedon arkadaşıma sordum,çok eski ve yaşanmış bir hikaye dedi.Sevenlerin kavuşamadığı bir hikaye maalesef.Kızı sevdiği oğlana vermemişler.Oğlan uzaklara gitmiş ve öldüğü haberini almışlar.Ya savaşa gitti deniliyor ya da taşınmış.Belli değil.Beni müzik çok etkiledi.Balkan müziklerini çok severim zaten ama sık sık dinlemem.Önüme bir anda çıkmalı ve beni etkilemeli..Neyse lafı çok uzattım.Hadi şarkıya geçelim .



12 Ekim 2017 Perşembe

Beni Bekleme Kaptan

Bu aralar çok duygusalım nedense.Bir anneyi kuvözdeki bebeğini severken görünce gözüm doluyor mesela ya da otobüs şoförü ambulansa iki üç saniye yol vermedi diye ağlayasım geliyor,gözlerim dolu dolu oluyor.Tüm bunların altında yatan nedeni merak ediyorum.Öyle boş yere olmaz gözlerimin dolması.Hepsini birbirine bağlayan bir çizgi var.İşte bugün buldum bunu.Yaşam ve ölüm.Bir yanda küçücük,hayata tutunmaya çalışan kuvözde bir bebek,diğer yanda hayatın ne olduğunu öğrenmiş,mutluluklar yaşamış,hüzünler tatmış ve her şeye rağmen ölümden kurtulmak için çabalayan bir can.Tüm bunların arasında benim kendi hayatımı düşünmem gözlerime yaşları dolduran şey oldu sanırım.Bazı güzel şeyleri yaşayamayacakmışım gibi hissediyorum son zamanlarda.Bazı şeyler yarım kalacak gibi.Ama eminim her insan için bu böyle.Hep bir şeyler yarım kalacak,hayat bu şekilde sürecek.Bir yanda yaşam olacak,diğer yanda ölüm...




Çok yorgunum,beni bekleme kaptan
Seyir defterini başkası yazsın
Çınarlı,kubbeli,mavi bir liman
Beni o limana çıkaramazsın
                                    Nazım Hikmet



15 Eylül 2017 Cuma

Gözümde Canlanır Koskoca Mazi

Korku filmi izlemeyi pek sevmeyen ben,bugün duyduğum bir haberle çok mutlu oldum.Üstelik haberi marketin radyosunda duydum.Önce ''yok canım benim film değildir'' diye düşündüm ve eve elince hemen araştırdım.Ve sürprizzz :D 
Yıllar önce, ben daha çocukken film izleme ekibimiz vardı.Bir büyük abimiz filmleri seçer,biz küçükler de sıra sıra dizilir izlerdik.İşte o yıllarda izlediğim ve korku filmi deyince direkt aklıma gelen unutamadığım o film, 2017 versiyonuyla tekrar gösterime girmiş.Filmin adı ''It''.Gözümde canlanır koskoca mazi dedikleri bu olsa gerek.Filmin her bir detayı aklımda.Hatta izlerken verdiğimiz tepkiler bile aklımda.Şu an geçmişe dönüp o ekibi toplamak isterdim.Ne heyecanlı olurdu kim bilir tekrar birlikte izlemesi.Bu akşam arkadaşımla beraber izlemeye gideceğiz.Çok merak ediyorum onun tepkisini.O kadar sevinçliyim ki şu an blog.Umarım bu versiyonunda çok değişiklik yapılmamıştır.


27 Haziran 2017 Salı

Unutursam Fısılda

Kendine ait sevmediğin,kötü bulduğun bir özelliğini birisiyle paylaştığında o kişinin bunu sizin yüzünüze vurması kaçınılmaz oluyor nedense.Şaka gibi hem de.Gün geçmeden yüzünüze vurulması hepten ironik.Ne yapayım ben de böyle böyle büyüyorum.Bu tatsız mevzuyu da şimdilik pas geçiyorum.

Unutursam Fısılda'yı izledim.Duygularım coştuğundan olsa gerek filmin ortasında başladım ağlamaya,sonuna kadar sürdü.Aklıma başka şeyler de geldi,içimde-dışımda ne varsa gözyaşlarıyla birlikte koyverdim.
Filmi çok beğendim.Müzikleri zaten bir harika ama oyuncular da muhteşemdi.E bir de Çağan Irmak yönetiyor,daha ne olsun.Bir zamanlar Hanımağa (Üvey Baba) rolüyle gönlümde taht kuran Işıl Yücesoy'a bayılıyorum.Her ne kadar son yıllardaki dizilerde rollerini beğenmesem de benim için yeri ayrı.Bu filmde de ablalığı öğretiyor bize.Başrol zaten Farah Zeynep Abdullah.Rolünün hakkını vermiş bence.Ani çıkışları çok yakıştırıyorum ona.Sadece bir sahneyi beğenmedim.Çok yapmacık geldi.Olmasa da olurmuş ama başrolün ani çıkışlarına ayak uydurmak için yapılmış gibi.Neyse,genel olarak beğendim.Ruh halime de iyi geldi.


6 Haziran 2017 Salı

Ben Gamlı Hazan

Türk Sanat Müziği'ne dönüş yaptım yine.Bu sefer daha önce adını hiç duymadığım bir bestekarla karşılaştım.Bayıldım eserlerine.Önce Önder Bali'nin Ben Gamlı Hazan müziğini dinledim,sonra asıl sahibine ulaştım.Melahat Pars,Türkiye'nin ilk kadın bestekarlarından.Aynı zamanda hocalık yapmış.Bir sürü öğrenci yetiştirmiş ama adını nasıl duymamışız hayret ediyorum ya da ben nasıl duymamışım? Bugün çoğu eserini dinledim.Türk Sanat Müziği insana garip bir huzur veriyor hüzünle birlikte.İnsanı farklı alemlere sürüklüyor.Bir konser olsa da gitsem şimdi.Lafı fazla uzatmadan bir şarkı bırakayım buraya.



Ben gamlı hazan,sense bahar dinle de vazgeç
Sen kendine kendin gibi bir taze bahar seç
Olmaz meleğim böyle bir aşk bende vakit geç
Sen kendine kendin gibi bir taze bahar seç


4 Mayıs 2017 Perşembe

Ije Kıtnasso

'' 이제  끝났어, 이제 안녕 '' diye yazılan Korece bu kelimeler,
'' İje Kıtnasso,ije annyong''  diye okunuyor.
 Anlamı da '' Artık bitti,artık hoşça kal '' demek.
(İje,şimdi anlamında da kullanılıyor.)

İki yıl önce çok sık tekrarlıyordum bu cümleyi.Hatta Rurouni Kenshin'in bir çizimiyle o kadar uyumlu buluyordum ki.Cümleyi kurduğumda aklıma ilk o çizim geliyordu.Bugün yine geldi aklıma bu cümle.Alıp başını giden bir Rurouni Kenshin'le birlikte.O çizimin yerine kendimi koyarak ve cümleyi tekrarlayarak geçirdim son birkaç saatimi.Uzun zamandır kendimi hiç bu halde bulmamıştım.Aslında bu sefer hiç alıp başımı gitme isteği yok, aksine olduğum yerde durmak istiyorum.Dimdik bir şekilde durmak ve zamanı beklemek.O vakit geldiğinde zaten ben oyuncak gemimi denize salmış,kovboy şapkamı,kulaklığımı takmış ve sırt çantamı da almış olarak bir yerlere gider,her şeyi geride bırakırım.İşte o zaman geldiğinde son bir kez  haykırarak bu cümleyi söyleyeceğim ve alıp başımı gideceğim.


Yazmak gerçekten çok rahatlatıyor.Biraz kendime geldim.Şimdi kitabımı okuyup bitireyim.
Sen de sağol,abimin tabiriyle ''Ruroni Keyşın''  :)

Matt Elliot ve You Don't Love Me

Bugüne özel bir şarkı bırakmak istiyorum.
Bir arkadaşa önermiştim ama dinlemedi sanırım.Şaştım mı ? Hayır.Ama abime sırayla dinlettirdim şarkıları ve biz dertleşirken fonda çok iyi gittiler.Hatta ertesi gün tekrar konuşurken özellikle açmamı söyledi.''Cenaze müzikleri gibi'' dedi :D

Matt Elliot'un What's wrong, I would have woken you with this song ve  Failing song parçaları en beğendiklerim arasında.Paylaşacağım I only wanted to give you everything parçasını da çok seviyorum.''But you don't love me '' dediği yerlerde müzik insanı bir başka etkiliyor ve akabinde ''Sevdiler de ne oldu ? '' sorusu geliyor :) 



24 Nisan 2017 Pazartesi

Yeni Kararlar-Eski Kararlar

Geçen yıl sürekli yeni kararlar alıp sonra onları bozma dönemlerim oluyordu.Karar almak ayrı dert,bozmak ayrı dertti.Artık uğraşmıyorum öyle şeylerle.Ama yine de bazen ufacık bir şey kafamı kurcalamaya yetiyor
.İnstagram'da bir hesap takip ediyorum,güzel çizimleri var.Geçen bir paylaşımını gördüm ve geçen yılki halim geldi aklıma.Ahaha çok iyi düşünmüş ve çizmiş. :D


  !!!!!  ''samabadaofficial '' instagram sayfasından alıntıdır. !!!!!

Bir önceki yazıda dedim ya bu aralar anılarımı hatırlatıyor bazı şeyler diye.İşte bugün de benzer bir şey yaşadım.Bir an neye uğradığımı şaşırdım,çünkü o an beklemiyordum.Garip hissettim anlayacağın.Geçen yılki ruh halim olsa daha detaylı sorgulardım,şimdi ise dikkatimi çektiği halde görmezden geliyorum.Belki haksızlık yapıyorum ama aynı şeyleri tekrar tekrar düşünmek istemiyorum.Yeteri kadar düşünüp sonuca vardım.Gerisi teferruat.

23 Nisan 2017 Pazar

Sonsuza Dek Genç Kal

Bugün 23 Nisan,hep neşeyle doluyor insan.Tüm ulusumuza ve çocuklara kutlu olsun.Geleceğe her ne kadar karamsar baksam da Nazım Hikmet'in şiiriyle taçlandırmak istiyorum bu özel günü.Keşke şiirlerde yaşasak,şiir gibi yaşasak ...

Güzel günler göreceğiz çocuklar,
Güneşli günler göreceğiz
Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar,
Işıklı maviliklere süreceğiz...



Dün seçmeli ders seçimini yaptım.Kütüphaneye gitmeye üşendim,evde yaptım ve hayatımda ilk kez istediğim dersleri seçemedim.Adli tıbbı çok istiyordum ama olmadı.Arkadaşım seçebildi,ben de boş zamanlarda o derslere girmeyi deneyeceğim.Hayatımda gördüğüm en kaliteli hocalar o bölümde. Hayata bakış açıları olsun, insan ilişkileri olsun gerçekten çok iyiler.Öve öve bitiremem o bölümü.Ah, nasıl seçemedim ... 
Son birkaç gündür Joan Baez fena halde takıldı dilime.Açıyorum şarkılarını sırayla.Cover yaptığı şarkıların orijinal hallerini sevemiyorum.Her şarkıyı ona yakıştırıyorum.Nasıl da güzel seslendiriyor,anlamlandırıyor.Yıllar önce Donna Donna ile keşfetmiştim onu.Sesine hayran kalmıştım.Dinledikçe dinliyordum.Ne günlerdi o günler ...
İki gündür Forever Young'ı onun sesinden dinliyorum.İki gündür aklım geçmişe gidiyor.Aslında hep geçmişi hatırlatacak şeyler yaşanıyor yoksa düşünmezdim.Mesela instagramda tanımadığım biri, iki yıl öncesine ait fotoğrafı beğeniyor ve ben o fotoğrafın bendeki anılarına sürükleniyorum.Kafamı kurcalayan sorularla baş başa kalıyorum yine.Ama uzun sürmez.Aklıma Yusuf Atılgan'ın bir sözü geldi : ''Gerçek olan bu içimdeki boşluk mu?Değil! Bir şey var ama eksile eksile var.'' 


24 Mart 2017 Cuma

Bir Japon Şarkısı

Japonca bir şarkı var.Şarkının bir kısmında şöyle diyor :
  ''Beni yalnız hissettiren şey senin burada olmadığın gerçeği değil
   Beni yalnız hissettiren şey neden burada olmadığın hakkında düşünmek. ''

Bazen sebepler-sonuçlar birinin varlığı ya da yokluğuyla alakalı değildir.Bazen tek sebep bunun üzerine kafa yorup bir şeylere netlik getirme çabasıdır ve bu çaba esnasında karşılaşacağımız gerçekliklerdir.Öyle işte.

Yalnız ben bu aralar yine çok düşünmeye başladım :) Aklıma mukayyet olmalıyım.Neyse ki yarın doğayla baş başa kalacağım.Biraz kafamı dinler,rahatlarım.


13 Mart 2017 Pazartesi

Gözlerin İstanbul,İstanbul Yüzün Bugün

Bu hafta sonu arkadaşlarla İstanbul'a gittik.Çoğu yeri gezdik.Ama şansımıza bazı yerler restorasyondaydı.Yıldız Sarayı mesela...Kısa bir şekilde gezimizi anlatayım.
Cumartesi günü Anadolu'dan Avrupa'ya geçtik.Arkadaşlardan birinin sınavı olduğu için öğlen saatlerini biraz geçtiğinde buluştuk.Biraz Taksim civarlarında yürüdükten sonra planımıza göre hareket etmeye başladık.Aşiyan Müzesi'ne doğru yol aldık.Tabii benim aklımda ''Aşiyan yollarından ses versem duyar mısın? '' diyerek Zeki Müren'in en sevdiğim şarkılarından biri var.Navigasyona göre hareket edince Boğaziçi Üniversitesi'nin önünde bulduk kendimizi.Görevliler bizi içeri almadı.Yıkıldım o an.O müzeyi görmem lazımdı.Neyse ki başka yol var mı diye sorunca tarif ettiler.Ama hava koşulları çok kötüleşmişti.Soğuktan tir tir titriyorduk.Zaten iki arkadaşımızın iyice hevesi kaçmıştı.Böyle böyle ilerlerken Aşiyan Müze'sine vardık.Ama müze kapanmıştı.Yarım saatle falan kaçırmıştık.Kaderimize razı olduk maalesef.Ardından Aşiyan Mezarlığı'na uğradık.Şairlerin mezarlarını ziyaret ettik.Bir zamanlar yaşayan bu insanların şimdi toprağın altında oluşuna insan hayret ediyor.Hayat işte...Oradan Ortaköy'e geçtik.Aslında Yıldız Sarayı'na da gidecektik ama müzenin kapanmış olduğunu gördükten sonra hiç yeltenmedik bile.Ortaköy'de bir mekana girip ısındık,karnımızı doyurduk.Oradan arkadaşımızın bizi çok götürmek istediği çikolatacıya gittik.Tatlılar yenildi,kahveler içildi.Daha sonra aramızdan birini,işleri dolayısıyla yolcu ettik.Geri kalanlar olarak biz de Moda Sahili'ne geçtik.Biraz orayı turladıktan sonra Kadıköy'ün sokaklarına attık kendimizi.Renkliydi,eğlenceliydi ama iyice üşümüştük ve yorulmuştuk.O yüzden biraz gezdikten sonra eve geldik.Pazar günü gidemediğimiz müzelere gitmeye karar verdik.Arkadaş biz
uyurken planlamaları yapmış.Sabah erken kalkıp çıktık yola.İlk hedef Aşiyan Müzesi'ydi.Bu sefer yolları dahi iyi bildiğimizden hiç dolanmadan,kısa sürede ulaştık.İçerisi,dışarısı mükemmeldi.O nasıl muhteşem bir evdir.Girişteki görevli de çok iyiydi.Bizimle çok ilgilendi.Zaten hava yağmurlu olduğundan kimsecikler yoktu müzede.Sesli rehber eşliğinde tüm odaları gezdik.Yatak odasının manzarasından İstanbul'a baktık.Hepimiz geçmişi gözümüzde canlandırmaya çalıştık.Her şeyiyle mükemmel bir evdi.Oradan Yıldız Sarayı'na gittik.Ama restorasyon çalışmaları var diye o kadar yol boşa gitmiş oldu.Söylene söylene indik aşağıya.Sırada Yerebatan Sarnıcı ile Topkapı Arkeoloji Müzesi vardı.Yerebatan Sarnıcı'nı gezdikten sonra saray kıyafetleriyle fotoğraflar çektirdik.Normalde hiç böyle şeylere para harcamazdık ama bir anda gaza geldik.Kendi aramızda çok eğlendik fotoğraf çekinirken ama müşteri memnuniyeti sıfırdı.Hemen Topkapı Arkeoloji Müzesi'ne geçtik.Ama oraya da giremedik.Bir başka gelişimize kaldı.Bilet saatimize daha birkaç saat olduğundan geri kalan vakti bir şeyler yiyerek,içerek geçirdik.Zaten son saatlere doğru hepimiz yorgunluktan bir an önce evlerimize dönmek istiyorduk.Yine de güzel bir hafta sonu oldu bizler için.Arada atladığım birçok şey var ama üşendim yazmaya :) 

Son olarak da kendimle alakalı bir şeylerden bahsedeyim.Eski yazılarımı okudum geçende.Nasıl da coşup taşan duygularım varmış.Şimdi nasıl da hepsi sönmüş.Bir defterime bir anda gelen duygu devinimlerimi yazıyordum.Git gide yazma sıklığım azalmış.Ayrıca yazdıklarım artık bir şey ifade etmeyen cümlelere dönüşmüş.Sanırım o defter kapandı.Ama yine de bitmesini bekleyeceğim.Belki yeni duygularla yeni heyecanlarla yeni bir deftere başlarım.Zaman gerçekten de silip süpürüyormuş çoğu şeyi...

11 Şubat 2017 Cumartesi

Neden Gelmedin ?

Geçen hafta yağmurlu bir günde bisiklet turuna çıktım.Rüzgar yoktu ve yağmur yavaş yavaş yağıyordu.Geçtiğim yerlerden bir kez daha geçtim,oturduğum yerlere bir kez daha oturdum.Ama bu sefer farklı deneyimler,farklı hisler yaşadım.Bir eski ev daha keşfettim.Renk uyumu
mükemmeldi.Kapısına tıkladım,açan olmadı.Kimse yaşamıyordu o güzel evde.Yoluma devam ettim tekrar.Dönüşte bisikleti bırakacağım yere geldiğimde birini gördüm.Kim olduğunu bilmediğim ama uzun yıllardır tanıyormuşum hissi uyandıran biriydi.Bakışları o kadar tanıdıktı ki ne yapacağımı bilemedim ve sonunda ''Merhaba'' dedim.İçimden de ''Acaba tanıyor muyum?,Neden bana tanıdık gibi bakıyor?'' gibi sorular geçti.Mağlum tanıdığım insanları bazen tanıyamıyorum.Bir yıl aynı serviste olduğum kızı tanıyamamıştım geçen yıl.Neyse benden sonra o da merhaba dedi.Oranın çalışanı mıydı yoksa bisiklet tamiri için gelen biri miydi onu da bilmeme rağmen çıkarken ''Kolay gelsin.'' dedim.Bu süre zarfında hep benimle konuşmak için bekliyor gibiydi.Hani bir çocuğa sevdiği bir şeyi alırsın,bir an önce yemek için can atar ya işte öyle bir bekleyişti.Anlam veremedim cidden.Aklıma takıldı bu yüzden ama ne yapabilirim ki ? Bir anı olarak burada kalsın,unutmayayım diye yazıyorum.
Bir haftadır okul var.Mutluydum.Ama ülke gündeminde ne zaman kötü haberler görsem tüm neşem kaçıyor.Çok etkileniyorum artık.Elimden hiçbir şey gelmiyor.
Bugün kendi kendime öylesine düşünürken birden ''Neden gelmedin?''diye soru sordum.Öyle ortaya bir soruydu.Sonra ''Acaba böyle bir şarkı var mı?''diye araştırdım ve Jülide Özçelik'in şarkısını buldum.Gerçekten o kadar güzel ki.İnsana yarım kalmışlığı hatırlatıyor,sitem ettiriyor.



27 Kasım 2016 Pazar

Hoş Vakitler

Bu dünyaya katlanabilmenin en ideal yolu sanattan geçiyor.Türü hiç farketmez ama benim için müzik ve edebiyat başta.''Uğruna yaşanılacak şey nedir?'' diye sorsak,çoğu insan aşkı,sevgiyi söyler.Ama bunlar insana müthiş acılar yaşatıyorlar.Kim aşıkken çok mutlu ? En başından beri tedirginlik yok mu? En başından beri sonunu düşünmüyor musunuz? Her harekete,her söze farklı farklı anlamlar yükleyip iyice içinden çıkılmaz bir hale sürüklemiyor muyuz benliğimizi ? Peki sanat öyle mi ? Ruhunu tazeledikçe tazeliyor insanın.Aslında aşk ve sanatı karşılaştırmam absürt oldu biraz.Sonuçta sanatın ham maddelerinden biri aşk.Ama demek istediğim oluşma aşamasından ziyade sonunda bize yaşattıkları haz.Aşkın sonu pek iyi olmuyor,deneyimleyenler bilir.Aksine icra edilen bir sanatın sonucunda insan büyük keyifler alabiliyor.Neyse çok uzattım.Dün Birsen Tezer konserine gittim ve acayip keyif aldım.En sevdiğim şarkılarını ikinci yarı söylemeye başladı.Bas gitarist ile bateristin solo performanslarına bayıldım.Birsen Tezer'in ''Seher Vakti'' ve ''Aşk Bu Değil '' şarkılarındaki kanun performansıyla mest oldum.''Keşke sürekli böyle etkinliklere katılabilecek vaktim olsa'' diyerek içimden ne ahlar ettim.Bir de kendime ''şu an okuduğum bölümde değil de sanatla iç içe bir bölümde olsaydım'' diye kızdım biraz.Hobi olarak şu an hiçbir şey yapamıyorum.Geçen yıl keman kursuna gidiyordum ama bu yıl kayıt olmama rağmen gidemiyorum.Kitap bile okuyamıyorum.Kendimi avutmak için şiir kitapları alıyorum.Yarım kalma derdi olmaz diye.Ama canım neler neler yapmak istiyor.Ve ben şu güzelim gençlik yıllarımı fakültede çarçur ediyorum.''Şimdi bu durumdasın ama ileride çok rahat edeceksin.'' diyorlar.Tamam,rahat ederim ama zaman geçiyor.Uff neyse...Haftasonum sonuç olarak süper geçti.Bununla ben bir ay idare ederim artık.


Belki de yoktu sonumuz


25 Kasım 2016 Cuma

Öylesine

Haftasonuna güzel bir başlangıç olsun.
Öylesine oturmuşuz sanki ...
Bir sözlü sınavı daha atlattım bugün.Hayattan bezmiş bir haldeydim ama imdadıma bisiklet yetişti.Sınavdan sonra eve geldim ama tekrar hastaneye dönmem gerekiyordu.Hastanedeki 
işleri hallettikten sonra bankadaki işlerimi halletmek için çarşıya gittim.Otobüste bir anda ''Neden bisiklet turu düzenlemiyorum ki ? '' düşüncesi geldi,sızdı beyin hücrelerime.İçim bir anda sevinçle doldu.Hem anıları yad edecektim hem de gideceğim yerin restore edilmiş halini görecektim.Hava da şansıma güzeldi.Hemen işlerimi hallettim ve bisikletçi amcaya gittim.Sonrası yollar... Her mevsimde o yere gitmiştim ama hiç sonbaharda gitmemiştim.Bugün o ilki de gerçekleştirdim.Artık arşivimde aynı yerin tüm mevsimlerde çekilmiş fotoğrafları mevcut.Hedefe varınca önce restore edilmiş yere yöneldim.İyi olmuş.En azından saçma sapan insan isimleri kalmamış.Milletimiz de huydur tarihi eserlere kalp çizerek isimler yazmak...
Daha sonra hep gittiğim mekanıma oturdum ve kahvemi söyledim.Oraya ilk gelişimi hatırladım.Hafif bir müzik eşliğinde kahvemi yudumlayışım,o sırada aklımdan geçenler,aklımdan geçenleri söyleyemeyişim ve söylediklerimin saçma sapan şeyler olması.Güldüm o halime.Bunları düşünürken kahvem geldi.Güzel şeyler oldu.Bir tek defterimi almadığıma üzüldüm.Neler yazardım o duygu patlamasıyla.
Kahve faslından sonra yoluma devam ettim.Dönüşte bir mağazaya girdim.Ne zamandır almak istediğim botu aldım.O da mutlu etti beni.Eve dönerken otobüste bir amcayla muhabbet ettik.O muhabbet de çok iyi geldi :D Demek ki iyi olasım varmış.Devamı da böyle olur umarım...

Şimdi de bir şarkı paylaşayım.Korece eski bir şarkı.Türkçe altyazılısı mevcut.Sözlerini çok beğendim.Bu haftaki ruh halime iyi geldi.



Acı dolu hatıraların hepsini canım
Kalbinin derinliklerinde yak
Geçmişte olanlar,bırak geçmişte kalsın
Bu şekilde anlamlı olur

Canım zorlandığın çok şey olmuştur
Yeni ne demek unutmuşsundur
Acıklı hikayelerin hepsini de canım
Kendini suçlamayı da bırak

18 Kasım 2016 Cuma

Get Rhythm

Yarın büyük bir sözlüye gireceğim.Bu sefer kurada şansıma fena bir hoca çıktı.Ama dert değil.Değişimi başlattığımdan beri düşüncelerle çok boğuşup yıpratmıyorum kendimi.Üstelik kendimi pozitif düşünmeye zorlamıyorum da.Özüme dönüyorum yavaş yavaş.''Amaann her şey hallolur.'' moduma geri döndüm.Tabii isyan etmiyor değilim bitmeyen sınavlara,yoğun tempoya.Okulun saçmalığı çok.Sanki bölüm ağır değilmiş gibi bir de her yıl yaptıkları saçma sapan program değişiklikleri ile bizi deniyorlar,zorluyorlar,olmadı baştan yapıyorlar.Normalde sözlüler finel ile aynı hafta içinde olurdu.Çalışması daha kolay olurdu.En azından bittiğinde toplu bir şekilde biterdi.Şimdi iki -üç haftada bir sözlü yapıyorlar.Her seferinde ayrı bir stres.Bitse de gitsek diyemiyorsun.Bir türlü rahatlayamıyorsun.Hoş, zaten bitse bile iki gün haftasonu tatili oluyor ve hemen ardından yeni yoğun bir staja başlıyoruz.Tatile ihtiyacım var.Şeytan diyor ki devamsızlık yap,bırak her şeyi büte.Ama şeytanın bilmediği bir şey var.Devamsızlıktan büte kalamıyormuşuz,direk sene kaybı oluyormuş.Bu boş muhabbetleri neden anlatıyorum bilmiyorum.Birilerine bunları anlatmaktansa burada kendi kendime yazmak daha iyi sanki.Kendime geliyorum ya hahah :D Mutluyum blog.Yarın sözlüde yıkılmayacağım geçenki gibi.

Bir de ders çalışırken karşı duvarı çok boş gördüm.Yan duvarlarda zor zamanlarımda bana destek olan posterlerim var ama karşısı çok boşmuş.O sırada telefondaki müzik değişti ve Johnny Cash çıktı.Aman tanrım didim,işte bu :D Bir boş anımda güzel bir poster yaptıracağım.Sonra açacağım Johnny'ciğimi keyfime keyif katacağım.

                                                                             💃