Candy

Candy

30 Nisan 2016 Cumartesi

Uyuyor Musun Yoksa Unuttun Mu Bizleri ?

'' Uyuyor musun yoksa unuttun mu bizleri ? ''

Yıllardır tiyatro denildiğinde aklıma gelen dizelerdir bunlar.
10 yaşındaydım.Okulumuz bir tiyatro duyurusu yapmıştı.Normalde her gösteri okulun spor salonunda yapılırdı.Çok farklı topluluklar gelirdi.Sihirbazlar,tiyatrocular...Hatta 3D gözlüklerin çıktığı zamanlar film gösterisi bile olmuştu.Ama ilk kez okulun dışında bir merkezde gösteri olacaktı.Paralar toplandı,otobüsler ayarlandı ve hepimiz heyecanla yola çıkmıştık.Düşünsenize ilk kez başka bir yerde gösteri izleyecektiniz.Üstelik sadece bizim okulla da sınırlı değildi.Gösterinin olacağı mekana vardık,yerlerimize oturduk.Çevreyi izliyorduk meraklı gözlerle.Gösterinin başlamasına yaklaşık yarım saat falan vardı.O sırada elinde mikrofonuyla bir abla çıktı sahneye ve isteyenlerin sahnede şarkı söyleyebileceğini,dans edebileceğini veya istedikleri herhangi bir şeyi yapabileceklerini söyledi.Sırayla el kaldıranlar çıkıyordu sahneye.O sıralar da en yakın arkadaşım bana ''Caddelerde Rüzgar'ı '' öğretmişti.Sanırım Popstar'da duyup öğrenmişti o da.Sınıfta son derslerde onunla birlikte söylerdik hep.Neyse bir ara sahne boş kaldı.Kimse çıkıp bir şey yapmıyordu.Arkadaşıma usulca fısıldadım :'' Hadi biz de şu şarkıyı söyleyelim.'' Çok kalabalık olduğu için utandı.Birkaç kez daha dedim,gelmedi.'' Ben de o zaman tek başıma söylerim'' diyerek el kaldırdım ve sahneye doğru merdivenlerden inmeye başladım.Tam sahneye çıkacakken ardımdan bir ses  : '' Feta,bekle beni,geliyorum. '' O an yaşadığım mutluluğun tarifi yok... Birlikte sahnede ,o kadar insanın önünde o şarkıyı söyledik.Sonra bir sürü çocuk sahneye çağırıldı ve dans ettik.Artık gösteri başlamak üzereydi ama gösterinin baş yıldızı palyaço çıkmıyordu ortaya.İşte o zaman onu sahneye davet etmek için bize bir şarkı öğrettiler :
      '' Uyuyor musun yoksa unuttun mu bizleri?
         Haydi gel palyaço, oynayalım birlikte. ''




Çok ama çok güzel bir gündü o gün.Bugün de tiyatro gösterisine gidince o günüm geldi aklıma.Yıllar ne çabuk geçiyor.Hepimiz farklı yerlere doğru savruluyoruz,savrulacağız.Ama böyle güzel anılarımızın olması bu savruluşlarımızı anlamlandırıyor belki de...

     

28 Nisan 2016 Perşembe

Durma Göğe Bakalım

Dün düşündüm yarın ne yapsam diye ve hazır bu ara dersler de yokken kısa bir bisiklet turu yapayım dedim.Sonra arkadaşımı aradım planlarını öğrenmek için.Şansıma onlar (kız kardeşi ve arkadaşım) da benim gitmek istediğim yere gideceklermiş ama yorgun oldukları için otobüsü tercih edeceklerdi.
Bugün onlar otobüsle,ben bisikletle çıktık yollara.Taktım kulaklığı,Jason Mraz'ın 93 million miles şarkısını da açtım ve başladım pedal çevirmeye.Yolumun üstünde Kent Ormanı vardı,oraya da uğradım.Geçenlerde iki gün boyunca şiddetli yağmur yağınca, ormanın durumu şimdi ne haldedir diye merakımdan girdim içeri.Şaşırdım gördüklerime.O kadar kalabalıktı ki fazla ilerlemeden geri döndüm.Topunu,ipini,mangal malzemelerini alan gelmiş.Kimileri de sadece ormanın ve nehrin verdiği huzurdan yararlanmaya gelmiş.Amcanın biri de elinde şarap şişesiyle masadan masaya dolaşıyordu.Uğradığı masalarda bir şeyler ikram ediyorlardı amcaya.Ohh dedim hayat ona güzel hahah :D Hepsini ardımda bırakarak tekrar düştüm yollara.İlerlerken yanımdan otobüs geçti,içinde arkadaşlarım,bana el sallıyorlardı :D Yarış yapsak geçerdim kesin onları :P Neyse sonunda ben de ulaştım.Misafir olarak gelen kardeşi gezdirdik,bol bol fotoğrafını çektik.Daha önce gözümüzden kaçan yerleri de gördük.Hatta yine bir eski ev keşfettim.Merak ediyorum sahipleri yok mu? Eğer yoksa Küçük Prens'in gezegenini ilk kendisinin bulup sahiplenmesi gibi sahipleneceğim o evleri desem inanmayın tabii :P Ama cidden restore ettirseler çok güzel olur o evler.Yazık yani ...
Kara Tren gecikir,biz öyle öğrendik :D
Yerlerde,havada bol bol polen vardı.
Dönme vakti geldiğinde ben yine taktım kulaklığımı ve bu sefer başlangıcı Lucinda Williams'ın Side of the road şarkısıyla yaptım.Rüzgardan hızlı bisiklete atlayıp rüzgardan yavaş bir şekilde düştüm yollara.Biraz keyif alayım dönüşte dedim ;)
İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım
 -Turgut Uyar-

                                                                                       
Yorucu ama bir o kadar da bana çok iyi gelen bir gündü.Yarın da yine aynı ekiple tiyatroya gideceğiz.Haftaya da üç gün peş peşe açık hava sineması olacak üniversitede,onlara da katılmayı düşünüyorum.Bakalım ilerleyen günler nasıl olacak ? 

27 Nisan 2016 Çarşamba

Neyse Boşver

Buralara güzel zamanlarımda güzel şeyler yazmayı o kadar çok istiyorum ki...Ama burası terapi gibi geliyor can sıkıntılarıma...Buraya yazmadan önce iki farklı defterime aynı konuyu farklı şekillerde yazdım ama hala da üzerimdeki etkisi gitmedi.Azıcık buraya da yazayım dedim.Kafamda durup düşüneceğime buralarda dursun,gitsin benden istedim.
İnsanları anlayamıyorum.Hayatımızda olan sevdiğimiz,değer verdiğimiz insanlar neden hayatımızda düzgün bir biçimde duramıyorlar ? Madem o şekilde olamıyor,neden düzgün bir şekilde hayatımızdan çıkmıyorlar ? Birinden birini yapsınlar istiyorum ama düzgün ve net bir şekilde.Net olmayan hareketlere uyuzum üstelik birkaç kere açıklama yapmama rağmen...Akıllarına estiğinde gelip hayatımı şöyle bir dalgalandırıp sonra ''Neyse,boşver'' deyip gözden kaybolmaları yok mu bir de -_- Çok mu yufka yürekli görünüyorum acaba ? Değer verdiğim insanlara karşı biraz öyleyim kabul ediyorum ama onlara karşı da öyle olmayacaksam herkesi aynı kefeye koymuş olmaz mıyım ? Kafam karışıyor işte,anlayamıyorum.İstediğim şey aslında  bencil davranmamaları.Bu yazıyı en iyi Kafka'nın sözü tamamlar : '' Ve sen gelmiyorsun.Çünkü gelmeye kendin ihtiyaç duyana kadar bekliyorsun.''


Family of the year -Hero 



                                                                      Let me go

                                                          I don't wanna be your hero ...
                                             

23 Nisan 2016 Cumartesi

Biten Sınavlar ve Hoşgeldin 23 Nisan ^^

Sonunda sınav dönemim bitti ve artık özgür sayılırım.Bundan sonra okul kapanana kadar olan dönem seçmeli staj dönemi.Oooh değmeyin keyfime.Dün sınav çıkışı önce doktor randevuma gittim.Ardından sınav döneminde batmış olan evi,annemin tabiriyle <tohum eksen biter>,süpürdüm,sildim.Dört bir yana dağılmış kitapları,notları toparladım.Nevresimleri de attım  makineye.Son olarak da bulaşıkları yıkadım.İki saatte her şeyi halledip sırt çantamı hazırlayıp arkadaşımın evine gittim.Kızlar olarak kendimize ödül verecektik.Süslendik püslendik çıktık dışarı.Gezdik,eğlendik.Bol bol eski anılarımızdan bahsedip gülme krizlerine girdik.Üniversitede birinci sınıf olduğumuz zaman 4.sınıfın ne kadar da ulaşılamaz bir sınıf olduğunu düşündüğümüzü  ve şimdi 4.sınıfın da bitiyor olmasına hem sevindiğimizi hem de üzüldüğümüzü konuştuk.Acı bir gerçek olarak önümüzde hala iki senenin olmasına da aman be o da geçer diyerek dalgaya aldık.Daha sonra eve gelip balkon sefası yaptık.Anılara kaldığımız yerden devam ettik müzik eşliğinde.Ne çok şey biriktirmişiz...


Bu sabah da güzel bir kahvaltı keyfinden sonra evime geldim.Son enerji kırıntılarıyla yazıyorum bu yazıyı.
Bugün 23 Nisan ,hep neşeyle doluyor insan ... Gelirken uğradığım markette bu şarkı çalıyordu.Çok duygulandım,bir ara gözlerim doldu.Çocukluğuma gittim bir anda.Ne güzeldi 23 Nisan'lar... Babam her 23 Nisan'da bizi etkinliklere götürürdü stadyuma.Kardeşim bir süre sonra sıkılır,hadi eve gidelim diye tuttururdu her seferinde.Gösteri yapanları izlerken hep tanıdıkları arardı gözlerimiz.Annem ''Hadi Muhammed abinizi bulun bakalım'' derdi mesela.Bir de balon alma işi vardı.Her 23 Nisan'da balon alırdık,yarış yapardık.Kimin balonu 19 Mayıs'a kadar dayanacak yarışı :D Dayanmıyordu ya heheh :D Bir 23 Nisan'ı da okulda kutladığımızı hatırlıyorum.Müzikli,oyunlu,şiirli...Çok güzel geçmişti.Ben ve arkadaşım şiir okumuştuk.Sonra kaşıkta yumurta taşıma yarışı yapmıştık ya da yapamamış mıydık ? :P :D 


İyi eğleniyorduk o günlerde.Çocuk olmak,çocukluğunu yaşayabilmek çok güzel bir şey.Tüm çocukların çocukluğunu yaşabilmesi dileğiyle,bayramınız kutlu olsun ;)



1 Nisan 2016 Cuma

Eksik Bir Şey

Nisan'a girmeden bir şeyler daha yazasım geldi.Bu saatlerde kendimi hep hüzünlü şarkılar dinlerken buluveririm nedense.Yıllardır değişmedi bu.Youtube açılır ve ritimleriyle beni etkileyen güzel şarkılar bir bir saçılır.Ezgi'nin Günlüğü ile başladım bu gece.Aaa geçen Salı günü de konserlerine gittim.Muhteşemdi.Bu grubu bir başka seviyorum.Geçen yıla kadar şarkılarını dinlerdim ama bilerek değil.Bir yerde çalacak ancak öyle.Geçen yıl değişti bu.Beni bir şarkılarıyla etkileri altına aldılar.Bir arkadaşla gittiğim küçük bir kafede susmuş otururken birden nereden geldiği belli olmayan bir sesle irkildim.Daha önce duymamıştım ya da duyup dikkat etmemiştim,bilmiyorum.Ama o anki etkisini hayatım boyunca unutamam.Şarkıyla öyle bütünleşip dalmışım ki karşımda birinin olduğunu bile unutmuştum.Kendime geldiğimde şarkı bitmiş,sözlerinden farklı anlamlar çıkarmaya uğraşıyordum.Ama zaten her şey ortadaydı,başka bir anlama gerek yoktu.Sonrasında bilerek dinlemeye başladım grubun şarkılarını.İşte böyle başladı serüvenim.Hüsnü Arkan ''Eksik bir şey mi var ?'' dedikçe o masayı,o gökyüzünü,o ruh halimi hatırladım.Kimseye söylemedim bu şarkıyı,yaymadım insanlara.Normalde beğenerek dinlediğim bir şarkıyı yakın çevremle hemen paylaşırım,yorumlarını alırım ama bu şarkı bana özel olsun istemiştim.Biliyorum şarkıyı zaten çoğu kişinin bildiğini ama demek istediğim basit aslında.Hani bir yer vardır herkese açıktır ama senin gizli yerindir orası.Kimse bilmez gizli yerin olduğunu,öyle bir şey işte... Neyse çok uzattım sanki lafı.Nisan ayına da girdik.Bu şarkıyla kapanışı yapmak istiyorum bu gece.İyi dinlemeler ^^


Ezgi'nin Günlüğü- Eksik Bir Şey Mi Var ?