Candy

Candy

13 Mart 2017 Pazartesi

Gözlerin İstanbul,İstanbul Yüzün Bugün

Bu hafta sonu arkadaşlarla İstanbul'a gittik.Çoğu yeri gezdik.Ama şansımıza bazı yerler restorasyondaydı.Yıldız Sarayı mesela...Kısa bir şekilde gezimizi anlatayım.
Cumartesi günü Anadolu'dan Avrupa'ya geçtik.Arkadaşlardan birinin sınavı olduğu için öğlen saatlerini biraz geçtiğinde buluştuk.Biraz Taksim civarlarında yürüdükten sonra planımıza göre hareket etmeye başladık.Aşiyan Müzesi'ne doğru yol aldık.Tabii benim aklımda ''Aşiyan yollarından ses versem duyar mısın? '' diyerek Zeki Müren'in en sevdiğim şarkılarından biri var.Navigasyona göre hareket edince Boğaziçi Üniversitesi'nin önünde bulduk kendimizi.Görevliler bizi içeri almadı.Yıkıldım o an.O müzeyi görmem lazımdı.Neyse ki başka yol var mı diye sorunca tarif ettiler.Ama hava koşulları çok kötüleşmişti.Soğuktan tir tir titriyorduk.Zaten iki arkadaşımızın iyice hevesi kaçmıştı.Böyle böyle ilerlerken Aşiyan Müze'sine vardık.Ama müze kapanmıştı.Yarım saatle falan kaçırmıştık.Kaderimize razı olduk maalesef.Ardından Aşiyan Mezarlığı'na uğradık.Şairlerin mezarlarını ziyaret ettik.Bir zamanlar yaşayan bu insanların şimdi toprağın altında oluşuna insan hayret ediyor.Hayat işte...Oradan Ortaköy'e geçtik.Aslında Yıldız Sarayı'na da gidecektik ama müzenin kapanmış olduğunu gördükten sonra hiç yeltenmedik bile.Ortaköy'de bir mekana girip ısındık,karnımızı doyurduk.Oradan arkadaşımızın bizi çok götürmek istediği çikolatacıya gittik.Tatlılar yenildi,kahveler içildi.Daha sonra aramızdan birini,işleri dolayısıyla yolcu ettik.Geri kalanlar olarak biz de Moda Sahili'ne geçtik.Biraz orayı turladıktan sonra Kadıköy'ün sokaklarına attık kendimizi.Renkliydi,eğlenceliydi ama iyice üşümüştük ve yorulmuştuk.O yüzden biraz gezdikten sonra eve geldik.Pazar günü gidemediğimiz müzelere gitmeye karar verdik.Arkadaş biz
uyurken planlamaları yapmış.Sabah erken kalkıp çıktık yola.İlk hedef Aşiyan Müzesi'ydi.Bu sefer yolları dahi iyi bildiğimizden hiç dolanmadan,kısa sürede ulaştık.İçerisi,dışarısı mükemmeldi.O nasıl muhteşem bir evdir.Girişteki görevli de çok iyiydi.Bizimle çok ilgilendi.Zaten hava yağmurlu olduğundan kimsecikler yoktu müzede.Sesli rehber eşliğinde tüm odaları gezdik.Yatak odasının manzarasından İstanbul'a baktık.Hepimiz geçmişi gözümüzde canlandırmaya çalıştık.Her şeyiyle mükemmel bir evdi.Oradan Yıldız Sarayı'na gittik.Ama restorasyon çalışmaları var diye o kadar yol boşa gitmiş oldu.Söylene söylene indik aşağıya.Sırada Yerebatan Sarnıcı ile Topkapı Arkeoloji Müzesi vardı.Yerebatan Sarnıcı'nı gezdikten sonra saray kıyafetleriyle fotoğraflar çektirdik.Normalde hiç böyle şeylere para harcamazdık ama bir anda gaza geldik.Kendi aramızda çok eğlendik fotoğraf çekinirken ama müşteri memnuniyeti sıfırdı.Hemen Topkapı Arkeoloji Müzesi'ne geçtik.Ama oraya da giremedik.Bir başka gelişimize kaldı.Bilet saatimize daha birkaç saat olduğundan geri kalan vakti bir şeyler yiyerek,içerek geçirdik.Zaten son saatlere doğru hepimiz yorgunluktan bir an önce evlerimize dönmek istiyorduk.Yine de güzel bir hafta sonu oldu bizler için.Arada atladığım birçok şey var ama üşendim yazmaya :) 

Son olarak da kendimle alakalı bir şeylerden bahsedeyim.Eski yazılarımı okudum geçende.Nasıl da coşup taşan duygularım varmış.Şimdi nasıl da hepsi sönmüş.Bir defterime bir anda gelen duygu devinimlerimi yazıyordum.Git gide yazma sıklığım azalmış.Ayrıca yazdıklarım artık bir şey ifade etmeyen cümlelere dönüşmüş.Sanırım o defter kapandı.Ama yine de bitmesini bekleyeceğim.Belki yeni duygularla yeni heyecanlarla yeni bir deftere başlarım.Zaman gerçekten de silip süpürüyormuş çoğu şeyi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder