Candy

Candy

29 Mayıs 2016 Pazar

Pabucun Dama Atılması

Bu akşamı balkonda geçirdim.Film izledim,yıldızları izledim,müzik dinleyerek uzandım.Sonra pabucun dama atılması muhabbetleri geldi yerleşti yine zihnime.
Ben çok küçük bir kızken (okula başlamamışken) bir amca (bilinçaltımı mahvettiği için saygıyla anmayacağım kendilerini) anlattı bana '' pabucun dama atılmasını '' .Kimdi hatırlamıyorum ama balkonda otururken başladı muhabbete.Eğer bir kız kardeşim olursa pabucum dama atılırmış,şu olurmuş,bu olurmuş...Pabucun dama atılmasını o yaşlarda mecazi olarak düşünemeyen ben,bir karşı apartmanın çatısına baktım bir de ayakkabılarıma.Bunun olmasına izin veremezdim.Ayakkabısız,terliksiz nasıl sokağa çıkıp oynayabilirdim ki ? Anlayacağınız bayağı içlenmiştim bu duruma.Evin tek kızıydım üstelik.Meseleyi annemler de öğrendi.Hatta babama sorduğumu hatırlıyorum ,''Ayakkabımı karşı apartmanın çatısına mı atacaksınız '' diye.Tabii bizimkiler bu meseleyi hiç unutur mu ? Unutmaz.Şaka yoluyla hep bana takıldılar yıllar boyunca.Üstelik bu sabah aklıma geldi bu mesele ve pat diye babam akşam telefonda demesin mi ''Pabucun dama atılır bak ,beni hiç arayıp sormazsan '' diye.Ne pabuçmuş arkadaş.
Şimdi balkondan karşı apartmanların çatısına bakıyorum ve o amcanın sözlerini hatırlıyorum.Yapmayın çocuklara böyle şeyler.Şaka diye bir şeyler anlatıyorlar ama bilmiyorlar ,o çocuk onu nasıl büyüttü içinde,nasıl dertlendi.Çocuklarla olan iletişimde büyükleri sağduyuya davet ediyorum.

28 Mayıs 2016 Cumartesi

Gitsin Efendim,Her Şey Geçsin Gitsin

Bugün bir melankolilik var üzerimde.Şeker Kız Candy izliyorum.Candy ağladıkça ağlayasım geliyor hala da...


*''Gitsin efendim,her şey geçsin gitsin '' diyorum.Kalmasın geriye hiçbir şey.Kötü olan ne varsa gitsin bizden.''Bazen iyi şeyler de gitmeli'' diyorum.Eh peki,onlar da gitsin.Ben de gideyim o zaman geçip giden her şeyle birlikte.

**'' Yelkovan kuşlarının peşi sıra '' gideyim.

***'' Yok bir yanıtın(m) nereye diyenlere ''

**'' Şu ada senin,bu ada benim ''  gideyim.

****Hem '' Ne kalacak ki bizden geriye ? ''




*Cemal Süreya-Gitsin Efendim
**Orhan Veli-Gün Olur
***Edip Cansever-Yaş Değiştirme Törenine Yetişen Öyle Bir Şiir
****Murathan Mungan-Yalnız Bir Opera
                       





25 Mayıs 2016 Çarşamba

Dengesiz Bir Yazı

Geçenlerde bir karar vermiştim,uzun zamandır zor da olsa uygulamaya çalışıyorum demiştim ya işte onu dedikten bir gün sonra,akşam o kararı bozasım geldi.Ama içimde nasıl bir istek var bozmak için.Arkadaşıma mesaj atmaya başladım.'' İçimizde doğan istekleri söndürmek niye şu kısa dünyada ? '' diyerek başladım söze.Canım ne istiyorsa yapmam gerekmez mi ? (Tabii bu diğer insanlara zarar vermeyecek şeyler için geçerli.Olacaksa zararı bir tek bana olur.).Niye içimde var olan şeylere karşı koyuyorum(z) ki ? Cevabı belli zarar görmemek için.Peki zarar görmeden,incinmeden geçen hayata hayat denir mi ? Ot gibi gel,saman gibi öl.Mantık bu mu olmalı ? Buysa eğer reddediyorum.Risklerle dolu bir hayat daha anlamlı değil mi ? İlk kez yapacağımız şeyler için her türlü risk alınmalı ve sonuna kadar ilerlenmeli bence.Ama şöyle bir şey var:Aynı mesele için bir insan kaç kere risk almalı,kaç kere daha içindeki isteğe uymalı ? Bir kere aldın,olmadı.İkincisi de başarısız,üçüncüsü de diye devam eden bir döngüde tekrar tekrar aynı şeyleri uygulamak niye? Arada bir yerde bir şeyler yanlış ki bir türlü olumlu neticelenmiyor.Ya da tamamen başından yanlış her şey.Bu durumda ne yapacağımı bilmiyorum işte.İçimdeki istek sönene kadar denerim ben ama olmuyor ya cidden.Benim açımdan olsa bile bir yerde arıza çıkıyor.O yüzden arkadaşım beni onayladı,'' haklısın,bozabilirsin kararını,hem sen olgun davranırsın'' dedi ve ben şaşırdım.''Olgun davranırsın''dedi bana bu süper bir şey.Demek ki yavaş yavaş taşlar yerine oturmaya başlıyor.Bu konuşmadan sonra verdiğim kararı bozmadım.Belki yarın belki de yarından sonraki gün bozabilirim dedim ve hala bozmadım.Risk almaya değer yeni şeyler bulmalıyım belki de :) 
O kadar şey yazdıktan sonra iç ses yükselir ve der ki '' Ama Feta .... '' .Sus bakalım iç ses.Burada dur.Şimdilik sana uyamam :P
Bu dengesiz hallerimin bilimsel açıklaması mevcut.Sanmayın ki bir öyle bir böyle kararsız biriyim.Her şeyin nedeni hormonlar.Geçen doktor kontrolüne gittim ve bu acı gerçekle yüzleştim.Kadınların zaten bir ay içinde her gün sürekli değişen hormonlardan çektikleri malum.Bunun üstüne benim hormonlarım ekstra dengesizlik gösteriyormuş.Hastalığın nedeni de belli değil.Bu yüzden semptomlara yönelik tedavi mevcut.Bende de çok aşikar bir semptom yok.O yüzden bir doktora daha görünüp tanıyı kesinleştirdikten sonra ciddi bir şekilde uygulamalarıma başlayacağım.Normalde kilolularda olan bir hastalık ve zayıflayınca birçok açıdan düzeliyormuş.Ama ne hikmetse benim gibi Asya ülkelerine gitse ünlü olacak, Türkiye'de ise ''biraz kilo al kızım'' sözlerine maruz kalacak kadar zayıf olan birinde, zayıflamak paçayı kurtarmaya yetmiyor.Anlayacağınız kilo alsam dert,almasam dert.Amaç kilo almak-vermek değil dengeli beslenmek olmalı diyerek her zamanki yaşantıma devam edeceğim ve düzenli spor yapacağım.Hastayım diye moral bozmak da yok bu sefer :) 
Ve gelelim bahsetmek istediğim son konuya.Sevgi şart.Bu dünyada yaşıyorsak sevgi şart.Ne şekilde olduğu önemli değil.İnsan sevildiğini bilmeli,hissetmeli.Son zamanlarda bana bunu hissettiren çok ama çok değerli dostlarım,iyi ki varsınız.

22 Mayıs 2016 Pazar

Bu Gece De Böyle Olsun

   Bu gece şiirli,müzikli ve mum ışıklarıyla aydınlatılmış bir şekilde geçecek.Cidden tüm günün can sıkıntısını bu ortamı hazırlayınca atıverdim üstümden.Karşımda Didem Madak ve Cemal Süreya...Bir de daha geçende aldığım lila-beyaz karışımı mis kokulu karanfilim :) Hadi biz kaçıyoruz şimdilik ^^

                    
                                  
             
                                    Dünyayı bir salyangozun izlerinde dolaşsam,
                                    Elimde parlak bir harita
                             Hiçbir atlasta henüz yer almamış.
                      Ardım sıra yollara hayalimin kırıklarını bıraksam
                       Yeter mi bu izler beni kendime getirmeye acaba ?  
                  
                                         Didem Madak -Kedilerin Alışkanlıkları


                                      Gözlerimin gemileri kuş istiyor
                                       Açılıp kapandıkça sevdam
                                       Kapanıp açılıyor bir mavi

                                                           Cemal Süreya - Göçebe
     
         



Oops !?!

Nisan'ın başında ciddi bir karar almıştım.Onu değerlendiriyorum bugün.Ne kadar uygulayabildim acaba? Çaba gösterdim uygulamak için ama inanır mısınız ben o kararı aldıktan sonra sanki her şey onu sabote etmeye başladı.Çok zorlandım ama sadece bir kere bozdum.Aslında her şeyi yıkıp bozmak istiyorum.Yapbozun parçaları baştan birleşsin,bana ne ~_~ Ya da birleşmemesi şimdilik daha iyi gibi.Ahh benim kafa karışıklıklarım...
Böyle böyle olgunlaşıyorum sanırım.Bir yıl önceki benle şimdiki ben arasında çok fark var.Özellikle düşünme açısından.Geçmişte sorunlarımı gözardı ederek bir nevi kendimden uzaklaştırıyordum ama çözüme ulaşmadan öylece kalıyorlardı.Artık inadına inadına üstlerine gidiyorum,ezip geçmeye çalışıyorum o sorunları.İki türlü de zor aslında ama hala bulamadım en az hasarı verecek uygulamayı.Onun için ayrıca bir düşünme seansı yaparım.Şimdilik halimden memnunum.Hem bir anda düşündüğüm,istediğim şeyin gerçekleşmeyeceğini de iyice idrak ettim.Mesela başta belirttiğim kararı kaç seferdir alıyordum ama bir şekilde yenik düşüyordum.Başlarda iki üç günde bir yenik düştüm,sonra haftada bire çıktı,şimdilerde bir ayı buldu.Hu huuu büyük gelişme.Aslında dediğim gibi önemli olan kararı vermek.Kararı veriyorum ama uygulama konusunda istekli miyim orası meçhul.Karar ve istek birlikte hareket etmeli eğer gerçekten sonuç elde etmek istiyorsak.Karışık meseleler :) 
Şu an buraya yazma nedenim de,kararımı bozmayayım diye kendimi yüreklendirmek :D Bir şeyi yapacağıma inanıyorsam eninde sonunda yaparım.Bazen günlerimi alır,bazen de yıllarımı ama istemişsem,inanmışsam yapmışımdır.Bu da öyle olacak.İyi veya kötü.Sonucunu bilemiyorum şimdi ama bu karar uygulanacak.Ve birgün baktığımda ya yapboz tamamlanmış olacak ya da ben yapboz yapmıyor olacağım.

19 Mayıs 2016 Perşembe

Ölüm Ve Aşk Temalı Rüyalar

Her şey yaklaşık 3-4 hafta önce gördüğüm bir rüyayla başladı.Ayrıntıya hiç girmeden o rüyayı anlatayım önce.Karanlık bir odada yapayalnızım.Pencereden dışarı bakıyorum ve dışarıda ateş böceklerini görüp keyfim yerine geliyor.Sonra odanın ışığını açmaya çalışıyorum ama bozulmuş.Yeni bir ampulle değiştirmek için iki katlı ranzanın üst katına çıkıyorum.Tam ampulü değiştirdiğimde pat diye bir ses çıkıyor ve ampul patlıyor.Beni de elektrik çarpıyor.Ranzanın üst katından yere ağır çekimde düşüyorum.Düşerken aklımdan bir sürü düşünce geçiyor ve pat yerdeyim.Yerdeyken galiba ölüyorum deyip öldüğümü hissedip rüyadan uyandım.İlk defa öldüğüm bir rüya gördüğüm için etkisinden çıkamadım tabii ama olaylar bu rüyayla bitmedi.Bir-bir buçuk hafta önce odamın ampulü patladı.Değiştirmek istedim,korktum ama değiştirdim,bir şey olmadı.Sonra geçen perşembe gecesi tam banyonun ışığını yaktım.Pat diye bir ses duydum ve mavi bir ışık belirerek bu ampul de patladı.Gel de korkma.Neyse onu da ertesi gün tırsa tırsa değiştirdim.
Sonraki günler rüyalar devam etti.Önce depremli bir rüya gördüm.Birilerini kurtarmaya çalışıyordum ama rüyada bir köprü tamamen yıkılmıştı.O köprünün bir ucundan diğer ucuna kadar yürüyordum ve ilerledikçe kendimi geçmişte yaşadığım yerlere giderken buluyordum.Değişik anılarım ortaya çıkıyordu.Yolun ilk çeyreğinde yıkıntılar arasında bir siluet gördüm.Yüzü seçilmiyordu ama ellerini uzatmıştı bana ve beni beklediğini söylüyordu.Sonra kayboldu.İlerlemeye devam ettim ve sonra geri dönmeye başladım.O insanı gördüğüm yere geldim ama yoktu.Rüyamda ''Bekle dedi gitti' diyordum hahah :D Neyse bu rüyanın üzerinden çok geçmeden banyoda ayağım kaydı ve yere düştüm.Hem de nasıl bir düşme ama bir yerime bir şey olmadı,iyiyim.
Bu olayın da üstünden çok geçmeden bir yangın vakası atlattım.Fırında yemek pişirirken fırının içinde fırın kağıdı yanmaya başladı.Yanlışlıkla kağıdı fırının yukarısına değdirmiştim.Tepsiyi suyun altına tutayım derken alev saçlarımın ucuna sıçradı.Neyse ki bunu da ucuz atlattım ve saçlarımı yanmaktan kurtardım.
Gelelim bir diğer rüyaya ve sonraki yaşanılanlara.Bu gördüğüm rüyamda ölmüştüm ve ruh olarak dolanıyordum ama böyle dolanamazmışım,tamamen yok olmalıymışım.Madem öyle diyorum son bir kez lunaparka gideyim de çocuklar gibi eğleneyim :D Yanıma biri geliyordu ve beni görebiliyordu.Beni tanıyan birisiymiş,ağlamak istiyordu ama kendini tutuyordu.Onunla birlikte bayağı eğlendim ama sonra o birden tamamen gitti yanımdan.Ben bir mağazanın önünde durdum ve başladım ağlamaya.Orada yıllarca (2-3 yıl sanırım ) beklemişim ve birgün tam mağazanın ilerisindeki durakta bir otobüs belirdi.O insan otobüsten indi ama saçı sakalı birbirine karışmış bir şekilde.Onu görünce başladım yine ağlamaya.Sonra yanına gittim,ona sarıldım ve artık beni herkes görebiliyordu.Ya ben canlandım ya da o kişi de öldü...
Şimdi sıra dün yaşadığım olaya geldi.Dün sabah okula gitmek için uyandım ve bir yumurtayı haşlansın diye ocağa koydum.Sonra alarmı 15 dk sonraya kurup yattım.Normalde ocakta bir şey olunca uyumam ama yattım diye ihtiyaten alarmı kurarım.Yaa uyumam deyip sen uyu.Üstüne alarmı da duyma.Tam bir buçuk saat sonra uyandım.Ama yataktan nasıl fırlıyorum.Mutfağa bir girdim,iğrenç bir koku.Yumurta kömür olmuş.Her yerde duman.Offf yaşadığım korkuyu anlatamam...Biraz daha geç uyansam yangın çıkarmış.Ucuz atlattım...Bir daha asla ama asla böyle bir şey yapmayacağım.
Bu sabah gördüğüm rüyada da mezardaydım.Başından anlatayım.Ben bir prensesmişim eski zamanlarda ve bir savaş varmış farklı yaratıklara karşı.Savaşı yenmenin tek yolu eskiden çok ama çok güçlü olan savaşçıyı bulmaktan geçiyormuş.Savaşçıyı buluyoruz ama hayata küsmüş bir vaziyette.Artık neler çekti de o hale geldi kim bilir.Savaşmayı kabul ediyor ama savaşmıyor.Bildiğin kendini öldürmeye çalışıyor.Üzülüyorum ona ve sürekli onunla ilgileniyorum.Daha sonra da aşık oluyordum ona hahah :D Neyse yalvarıyorum ona,savaşmayacaksan savaşma ama kendini öldürmeye de çalışma diye.Söz dinlemiyor.Bir sürü yara alıyor.O sırada süper güçlü bir ilaç bulunuyor.Asteriks ve Oburiks filmindeki gibi.Askerler bu ilaçları kullanıyorlar ama bu savaşçı onu da reddediyor.Neyse hatırıma birkaç tane alıyor ilaçtan ve savaşı kazanıyorduk.Bundan yüzyıllar sonra yani şimdiki zamandayım rüyamda ama kendi heykelimden bir mezarın içindeyim.Yanımda da o savaşçının mezarı var.Yine heykelden.Ellerimiz birbirine değecek gibi ama değdirmemiş yapan ustalar.Rüyada sinirimi bozdular :D İkimiz başlıyoruz konuşmaya.Bana heykelden ellerimin ne kadar büyük olduğunu söyleyip benimle dalga geçiyordu.Ben de ona kendi ellerine bakmasını söylüyordum.Sonra hadi ellerimizi ölçelim kiminki büyük yapılmış diye ellerimizi birleştiriyorduk ve taratadammm o anda normal kanlı canlı insan haline dönüşüyorduk.

Fotoğraf Mulan;Savaşçı Prenses filmine aittir.

Son bir haftam böyle geçti işte.Rüyalar iyi hoş da kötü şeyler yaşamak istemiyorum daha fazla.Zaten geçen yıldan beri arkadaşlar ''Aman Feta dikkat et '' diye diye başımın etini yiyorlar :D Dikkat edeceğim,etmeliyim.

Aaa bir de fena bir şekilde Teoman'ın Sahilde Bir Sarhoş şarkısına taktım kafayı.Dinledikçe sahile kaçasım geliyor ama şimdilik olmaz,okul var :(

11 Mayıs 2016 Çarşamba

6 Mayıs 2016 Cuma

Ya Dışındasındır Ya Da İçinde


Bu sabah dilimde Çember şiirinden uyarlanmış şarkı ile uyandım.Kafamın içinde dönüp duruyordu bu ses.Dayanamadım,şarkıyı açıp dinledim.Şiirlerin şarkıya uyarlanmış hallerini beğenmediğim çok olur.Ancak bu müzik bu sözlerle bence muhteşem bir uyum içinde.



Yeni Türkü -Çember 



Ya dışındasındır çemberin
Ya da içinde yer alacaksın
Kendin içindeyken kafan dışındaysa
Çaresi yok kardeşim
Her akşam böyle içip kederlenip
Mutsuz olacaksın
Meyhane masalarında kahrolacaksın
Şiirlerle,şarkılarla kendini avutacaksın
Ya dışındasındır çemberin
Ya da içinde yer alacaksın

                                                 Murathan Mungan-Çember

3 Mayıs 2016 Salı

Sen De Mi Brütüs ?

Söze nereden başlasam bilemiyorum ki ... Sağlı sollu darbeler aldım,alıyorum son birkaç haftadır.Geçenlerde bir yazımda da bahsetmiştim hayatımda olan insanların net olmayan tavırlarından.Dün bir vaka daha geldi başıma.Hem de bana ''Fevri davranma,bekle,son kararım yanına taşınacağım '' diyen arkadaşımdan.Biliyorum onun durumunu,neden öyle davrandığını ama son kararım demişti.Üstelik bana fevri davranma dedi diye ağzımı bile açmamıştım bu konuda.Her şeyi oluruna bırakmıştım ama gel gör ki bizim kız yine caydı.Bana nasıl söyleyeceğini bilememiş,günlerce ağlamış.Ben bir daha ki yılla ilgili bir konuya değinmesem ne zaman söylerdi kim bilir ? Vayy be dedim sen de mi ? Sen de mi bana Brütüslük yapıyorsun ? Ne çektim kararlarının arkasında duramayan insanlardan.Ama bunları söylerken ona karşı hiçbir kızgınlık yoktu bende.Aksine durumunu bildiğim için çaresiz oluşuna üzüldüm biraz.Hatta şakasına takıldım.Odanı prenseslere yakışır şekilde döşeyecektim,hani kedi alacaktık,hani birlikte dergi okuyacaktık,hani bana kahvaltı hazırlayacaktın,hani verdiğin sözler,hani ellerin nerde :P :P (Heyy Rururu'm okuyorsan bu yazılarımı ağlama ;) )
Şaşırmadım da nedense bu duruma.Dedim ya son birkaç haftadır planlanan her şey çöp oluyor.İnsanlarla yaşama umudumu kırıyorlar.Tek kötü yanı bu oluyor maalesef bu yaşadıklarımın.Kendimi daha çok yalnızlığa itekliyorum.Çaba harcıyorum aslında sevdiğim insanlarla hoş vakitler geçirmeye ama bana böyle yaptıklarında kafama balyoz yemiş gibi oluyorum.İçimdeki istek püff diye sönüyor.
Bir de neden herkesi anlayabiliyorum ? Bunu anlayamıyorum.Herhangi bir kızdığım olay yaşandı diyelim,o an cidden sinirli olur,esip gürlerim ama sonra kendi kabuğuma çekilip düşününce karşı tarafın duygularını,düşüncelerini anlayabiliyorum.Yani ona göre o doğru değiştiremem ki.Onun bakış açısından,yaşadıklarından yola çıkarak öyle olması gayet normal diyebiliyorum.(Bu toleransı çemberimin içinde olan kişilere gösteriyorum daha çok ).Böyle deyince de kendime kızıyorum.İki yüzlüymüşüm,tutarsızmışım gibi geliyor,bilemiyorum.Yoruldum ama insanları anlamaktan,anlamaya çalışmaktan.Artık bana ne diyeceğim ne yaşadıysanız yaşadınız.Çok mu zor biraz kendinizi düşünmeyi bırakıp fedakarlık yapmak ? Çori ka,gojo,nappınlar ...
Bu kadar şeyi yazdım ama inanır mısınız içimde öfke yok.Sanırım istemeden bastırıyorum öfkeyi,hüznü.İlerleyen günlerde biz çok örselendik diye isyan çıkarırlarsa hiç şaşırmam :D
Bu arada yarın başlayan açık hava film gösterilerine gitmek hayal olacak gibi.Bugün yine yağmur,dolu yağdı.Yarın da öyle görünüyor.Bari cuma günü iyi olsun da havalar,o çok izlemek istediğim filmi açık havada izleyeyim :)

1 Mayıs 2016 Pazar

Sürprizzz

Her gün uğrar oldum buraya.İyi iyi,hem sosyalleşip hem de sanallaşıyorum (!).Tüm gün insanlarla veya insansız sosyal bir canlı gibi takılırken geceleri buraya gelesim geliyor.Bu aralar kafamın boş kalmamaya ihtiyacı var yoksa derin düşüncelere dalabilirim.Hiç de dalmak istemiyorum.
Bu sabah,uyandım ama kalkmadım.Yatakta müzik dinliyorum.Bir yandan da interneti açtım.Annem mesaj atıyor.'' Uyandıysan hemen kalk, eve gel,kahvaltıya yetiş,kuzenin geldi,ona sürpriz olur.'' yazmış.''İyi geleyim'' dedim ''Ama kahvaltıya yetişemem.'' Bir buçuk saat yol,yarım saat da hazırlanma falan işte.Yalnız o an farkettim eve gitmeye ihtiyacım varmış,bir çağrı bekliyormuşum sadece.Bir heyecanla çıktım ve geldim eve.Kapıyı kuzenim açtı ve tabii şaşırdı.Beni hiç beklemiyordu.Güldük,eğlendik,muhabbet ettik.Uzun zamandır görüşmemenin acısını çıkardık.Küçükken hiç sevmezdim bu kuzenimi.Aslında sevmemek değil de sadece yaptığı bazı hareketlerden dolayı kötü bir izlenim bırakmıştı bende.Ama yine itiraf etmeliyim ki yaptığı bazı şeyler yüzünden de hayran olmuştum ona heheh :D Şimdi düşününce hayran olduğum şey ne kadar komik geliyor :D İlkokul birinci sınıfa gidiyorum.Deftere kırmızı kalemle daha önce hiç yazmadığım kadar çok kelime barındıran bir başlık yazmam gerekiyor.Yazıyorum,yazıyorum ama bir satıra sığdıramıyorum.Kocaman kocaman yazmaya alışmışım.Bir de yaz sil,yaz sil hep iz kalıyor.Gözlerim dolu dolu,kimseden yardım istemeyi de gururuma yediremiyorum (uff böyle bir çocuktum :/ ).Neyse annem anladı bir derdim olduğunu,söyledim ona yazamadığımı.Kuzenimi çağırdı :''Kaan bir başlık yazılacakmış,yazar mısın ? '' O başlığı bir satıra sığdırışı vardı ki hahah işte o yazıya hayran kaldım ve sanki dünyayı kurtarmışcasına baktım Kaan abime :D :D 


Temsili 

Akşam boyunca evlilik muhabbeti yapıldı.İçim şişti ya.Neyse bu konudan bahsetmek istemiyorum.Bu aralar yeterince konuşuldu...Birinci baharı es geçip ikinci bahara mı odaklansam :P 
Yarın geri döneceğim.İyi geçti bugün hem de çok iyi.Tam cumartesi günlerime yakışır bir şekildeydi. ;) Tadında bırakıp dönmek icap eder heheh :D