Candy

Candy

30 Mart 2017 Perşembe

Deneyimler

Garip bir haldeyim yine blog.Ne zaman uzun konuşmaların içine girsem sonunda bu ruh haline bürünüyorum.Tam her şeyi rayına oturtmuşken başka bir şey hortluyor.Hani bir hikaye var ya,bir kızdan gül bahçesine girip en güzel gülü seçmesi istenir.Kız hep bir sonraki güle hayran kalır ve sonunda elleri bomboş kalır.O kız gibi hissediyorum kendimi.Hep bir sonrasını düşünüyorum hayatta.Ne gerek var,değil mi ? Aslında büyük ölçüde anı yaşayan bir insanım ama bazen bir düşünmeye başlayınca kötü oluyorum.Dün sabah okula giderken otobüste yaşlı bir amcanın yanına oturdum.Tam inmeme bir dakika kala önce öğrenci olup olmadığımı sordu.Sonra da direk şunları dedi :'' Hayata bir kere geliyorsun.'' Ne diyeceğimi bilemedim.O an neden bana öyle bir şey dedi anlam da veremedim ama duymam gerekenleri söyledi.Bir kere geliyoruz bu hayata.Bir daha yaşamayacağız.O yüzden neden düşünüyorum ki bir ileri aşamayı ? Kendimi güvene almak için mi ? Muhtemelen o yüzden.Daha az yıpranıp,daha az acı çekmek için ama değmez cidden.Yaşayıp görmek lazım.Yaşamak lazım.

Dün akşam üzeri arkadaşımla koşu yarışı yaptık.Öyle bir anda kararlaştırdık ve sahaya gittik.Yıllardır düzeli koşmuyordum.Yarışı ise en son ortaokul yıllarımda kısa mesafede yapmıştım.Bu sefer ki alan 400 metreydi.Ne çılgınlık...Gençlik işte,bir anda gaza geliyoruz.Neyse koşmaya başladık.Hızlı başladık.Bu yüzden de erkenden yorulduk.İlk 50 metrede ben öndeyken sonra arkadaşım önüme geçti.İkimiz de iyice yorulmuştuk.250. metrede ''Ben öldüm.'' dedim.Artık ya kenara bir yere atacaktım kendimi ya da zorlayıp bitirecektim yarışı.Neyse o sırada arkadaşım da yavaşladı.Aramızda iki adım mesafe kaldı.''Ya şimdi ya da hiçbir zaman Feta '' diyerek bir anda hızlandım.Son enerjimle koşmaya başladım ve galip geldim.Sonrasında ikimiz de bittik.Attık kendimizi yerlere.Nefesim sanki beni zehirliyordu.Bu deneyimden sonra ikimiz de bir daha böyle bir şey yapmaktan vazgeçtik.Yine de çok eğlendik.Dostluk kazandı :)

24 Mart 2017 Cuma

Bir Japon Şarkısı

Japonca bir şarkı var.Şarkının bir kısmında şöyle diyor :
  ''Beni yalnız hissettiren şey senin burada olmadığın gerçeği değil
   Beni yalnız hissettiren şey neden burada olmadığın hakkında düşünmek. ''

Bazen sebepler-sonuçlar birinin varlığı ya da yokluğuyla alakalı değildir.Bazen tek sebep bunun üzerine kafa yorup bir şeylere netlik getirme çabasıdır ve bu çaba esnasında karşılaşacağımız gerçekliklerdir.Öyle işte.

Yalnız ben bu aralar yine çok düşünmeye başladım :) Aklıma mukayyet olmalıyım.Neyse ki yarın doğayla baş başa kalacağım.Biraz kafamı dinler,rahatlarım.


19 Mart 2017 Pazar

İçinde Kalmasın

İnsanın hissiz kalması ne kadar acı bir şey değil mi ? Düşünsene,kızman gereken,sevinmen veya üzülmen gereken olaylara kayıtsız kaldığını.İnsan neden bu hale gelir ? İki teorim var.Aslında daha da çoğaltılabilir.İlki doğuştan gelen bir kayıtsızlık.ikincisi ise sürekli tepki gösterip gösterip hiçbir netice alamaması sonucu olan.İkincisinden bahsetmek istiyor canım.İnsan her şeye alışıyor zamanla.Önceleri çok tepki gösterdiği olaylara,durumlara kayıtsız kalmayı öğreniyor.Tabii ki canı her seferinde yanıyor ama artık isyan edecek gücü kalmadığı için boş veriyor.Zamanla mimiklerini de kaybediyor.Aynı durumlar karşısında boş vermişliğin yüz ifadesine bürünüyor .Yaşanan onca şeyin ardında kalan yüz ifadesi.İyi bir şey değil bu.Tamam,boş ver ama kızman gerektiği yerde kız.Duygularını es geçme,içine atma.Sal her şeyi,kurtul hepsinden.Ama yapamıyorsun değil mi ?İnsanları kırarım diye korkuyorsun değil mi ?İşte dostum,bu yüzden sen çok yaralar alacaksın.Hayat sana çok acımasız gelecek.Goethe'nin dediğini anlayacaksın :''Dünya hassas kalpler için cehennem gibidir.'' Ve zaman zaman küseceksin herkese ama geçmeyecek.İçinde hep bir şeyler kalacak.

16 Mart 2017 Perşembe

Kıyısından Tutunmak Yaşama,Bir Günbatımında

Bugün aklıma bir şiir düştü.Metin Altıok'a ait bir şiir.Meğer iki gün öncesi de doğum günüymüş.Güzel bir tesadüf oldu :)

                         
                              Sevgilim,
                             Bak geçip gidiyor zaman,
                             Aşındırarak bütün güzel duyguları,
                             Bir yarım umuttur elimizde kalan,
                             Göğüslemek için karanlık yarınları,
                             Bu kekre dünyada,
                             Yazık,geçit yok aşka,
                             Bir şey yok,
                             Paylaşacak,acıdan başka ...
                                                                      Metin Altıok

Nedense aklımda da ''Eklemedir Koca Konak'' türküsü var.



13 Mart 2017 Pazartesi

Gözlerin İstanbul,İstanbul Yüzün Bugün

Bu hafta sonu arkadaşlarla İstanbul'a gittik.Çoğu yeri gezdik.Ama şansımıza bazı yerler restorasyondaydı.Yıldız Sarayı mesela...Kısa bir şekilde gezimizi anlatayım.
Cumartesi günü Anadolu'dan Avrupa'ya geçtik.Arkadaşlardan birinin sınavı olduğu için öğlen saatlerini biraz geçtiğinde buluştuk.Biraz Taksim civarlarında yürüdükten sonra planımıza göre hareket etmeye başladık.Aşiyan Müzesi'ne doğru yol aldık.Tabii benim aklımda ''Aşiyan yollarından ses versem duyar mısın? '' diyerek Zeki Müren'in en sevdiğim şarkılarından biri var.Navigasyona göre hareket edince Boğaziçi Üniversitesi'nin önünde bulduk kendimizi.Görevliler bizi içeri almadı.Yıkıldım o an.O müzeyi görmem lazımdı.Neyse ki başka yol var mı diye sorunca tarif ettiler.Ama hava koşulları çok kötüleşmişti.Soğuktan tir tir titriyorduk.Zaten iki arkadaşımızın iyice hevesi kaçmıştı.Böyle böyle ilerlerken Aşiyan Müze'sine vardık.Ama müze kapanmıştı.Yarım saatle falan kaçırmıştık.Kaderimize razı olduk maalesef.Ardından Aşiyan Mezarlığı'na uğradık.Şairlerin mezarlarını ziyaret ettik.Bir zamanlar yaşayan bu insanların şimdi toprağın altında oluşuna insan hayret ediyor.Hayat işte...Oradan Ortaköy'e geçtik.Aslında Yıldız Sarayı'na da gidecektik ama müzenin kapanmış olduğunu gördükten sonra hiç yeltenmedik bile.Ortaköy'de bir mekana girip ısındık,karnımızı doyurduk.Oradan arkadaşımızın bizi çok götürmek istediği çikolatacıya gittik.Tatlılar yenildi,kahveler içildi.Daha sonra aramızdan birini,işleri dolayısıyla yolcu ettik.Geri kalanlar olarak biz de Moda Sahili'ne geçtik.Biraz orayı turladıktan sonra Kadıköy'ün sokaklarına attık kendimizi.Renkliydi,eğlenceliydi ama iyice üşümüştük ve yorulmuştuk.O yüzden biraz gezdikten sonra eve geldik.Pazar günü gidemediğimiz müzelere gitmeye karar verdik.Arkadaş biz
uyurken planlamaları yapmış.Sabah erken kalkıp çıktık yola.İlk hedef Aşiyan Müzesi'ydi.Bu sefer yolları dahi iyi bildiğimizden hiç dolanmadan,kısa sürede ulaştık.İçerisi,dışarısı mükemmeldi.O nasıl muhteşem bir evdir.Girişteki görevli de çok iyiydi.Bizimle çok ilgilendi.Zaten hava yağmurlu olduğundan kimsecikler yoktu müzede.Sesli rehber eşliğinde tüm odaları gezdik.Yatak odasının manzarasından İstanbul'a baktık.Hepimiz geçmişi gözümüzde canlandırmaya çalıştık.Her şeyiyle mükemmel bir evdi.Oradan Yıldız Sarayı'na gittik.Ama restorasyon çalışmaları var diye o kadar yol boşa gitmiş oldu.Söylene söylene indik aşağıya.Sırada Yerebatan Sarnıcı ile Topkapı Arkeoloji Müzesi vardı.Yerebatan Sarnıcı'nı gezdikten sonra saray kıyafetleriyle fotoğraflar çektirdik.Normalde hiç böyle şeylere para harcamazdık ama bir anda gaza geldik.Kendi aramızda çok eğlendik fotoğraf çekinirken ama müşteri memnuniyeti sıfırdı.Hemen Topkapı Arkeoloji Müzesi'ne geçtik.Ama oraya da giremedik.Bir başka gelişimize kaldı.Bilet saatimize daha birkaç saat olduğundan geri kalan vakti bir şeyler yiyerek,içerek geçirdik.Zaten son saatlere doğru hepimiz yorgunluktan bir an önce evlerimize dönmek istiyorduk.Yine de güzel bir hafta sonu oldu bizler için.Arada atladığım birçok şey var ama üşendim yazmaya :) 

Son olarak da kendimle alakalı bir şeylerden bahsedeyim.Eski yazılarımı okudum geçende.Nasıl da coşup taşan duygularım varmış.Şimdi nasıl da hepsi sönmüş.Bir defterime bir anda gelen duygu devinimlerimi yazıyordum.Git gide yazma sıklığım azalmış.Ayrıca yazdıklarım artık bir şey ifade etmeyen cümlelere dönüşmüş.Sanırım o defter kapandı.Ama yine de bitmesini bekleyeceğim.Belki yeni duygularla yeni heyecanlarla yeni bir deftere başlarım.Zaman gerçekten de silip süpürüyormuş çoğu şeyi...