Seni düşünmek güzel şey Seni düşünmek ümitli şey Dünyanın en güzel sesinden En güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey Seni düşünmek güzel şey Seni düşünmek ümitli şey Fakat artık ümit yetmiyor bana Ben artık şarkı dinlemek değil Şarkı söylemek istiyorum ... Nazım Hikmet RAN
Bu aralar dilimde bu şiir... Bir şarkıya,bir şiire takmayayım yeter ki insanları bıktırana kadar söylerim. :) Bu şiire de Youtube'da gezinirken rastladım.Sonrası mağlum :D Şiirden yarım yarım cümleler ilk önce dilimde dolanıyordu.Sonra bu ne ya böyle söylüyorum ama diye geçirdim içimden ve hopp aradım taradım şiire ulaştım. Çok anlamlı bir şiir.Özellikle ''Ben artık şarkı dinlemek değil ,şarkı söylemek istiyorum'' dizeleri... Çoğumuz konu aşk olunca şarkı söylemeye çekinir oluyoruz.Dinlemekle yetiniyoruz ama dinlemek yetmiyor işte.Şarkıdan tat alabilmek için söylemek,söyleyebilmek de gerek.Ümit etmek, bize aşkı sunmaz sadece bizi aşka bir adım daha yaklaştırır.Ümit etmekten fazlasına ihtiyacımız var.Cesur olup savaşmaya mesela ;) Hepimizin güzel şarkılar söyleyebilmesi dileğiyle, Hoşça kalın ...
Lise yıllarımda elime bir gazete parçası geçmişti.Hani mor renkli,genellikle mağazalarda veya cafelerde, kenarda bir yerde duran gazetelerden...O dört sayfalık gazeteleri okumayı çok severdim.Hem renkli hem de içinde az ama öz şey barındırıyordu.İşte bir gün elime yine bu gazeteden geçmişti ve içinde o kadar anlamlı bir yazı barındırıyordu ki yıllardır o kağıt parçasını saklamama neden oldu. Umarım hayatımıza bir şeyler kazandırır bu yazı ;)
Buyrun :
''Bir yerlerde tıkanıp kaldığında hayat, soluk almak güçsüzleştiğinde,yüreğin susup mantığın sürüklemeye başladığında ayaklarını;
DAĞLARA DÖNMELİ YÜZÜNÜ İNSAN...
Yeni patikalar,yeni yollar seçmeli yüreğini ferahlatacak...
Yeni insanlarla tanışmalı, yeni keşifler yapacak...
Hep isteyip de bir gün yaparım diye ertelediği ne varsa gerçekleştirmeyi denemeli...
Her geçen gece ölüme bir gün daha yaklaştığını ve zamanın bir nehir,kendisinin bir sal olup da ; o dursa da yolculuğun devam ettiğini anlamalı...
Baş döndürücü bir hızla geçiyorsa birbirinin aynı günler,her akşam can sıkıntısıyla eve giriliyorsa,değiştirmeye çalışmalı BİR ŞEYLERİ ...
Küçücük şeylerle başlamalı belki,örneğin birkaç durak önce inip servisten,otobüsten yürümeli eve kadar.Yüreğine takmalı güneş gözlüklerini,gördüğünü hissedebilmeli...
Sağlığını kaybedip ölümle yüz yüze gelmeden önce değerli olmalı hayat ...!
İlla büyük acılar çekmemeli küçük mutlulukları FARKETMEK İÇİN..
Başkasının yerine koyabilmeli kendini...
Ağlayan birine ''GÜL'' ,inleyen birine ''SUS'' dememeli...
Bugün dizi izlerken,bir sahnede kız çocuğu salıncakta sallanıyordu.O an kafamda ışıklar yandı.Kendi süper salıncağımı hatırladım.Ne güzel salıncaktın sen öyle :'( Süper salıncağımdın benim.Acaba hala duruyor mudur o parkta ? O park ki kokusunu hala unutamadığım ve hiçbir yerde izine rastlayamadığım çiçeği barındıran,güzel anılarıma ev sahipliği yapan...Bazen yaramazlıklarıma katlanan bazen de beni korkutan ... Anlayacağınız bayağı bir anım var o parkta.Parkın tam ortasında
Salkım Söğüt
kocaman bir salkım söğüt ağacı vardı.Hep tırmanmak istemişimdir o ağaca ama o zamanlar yaşıma göre tırmanamayacağım bir yükseklikteydi.O ağacın yanına gidip gövdesine yaslanıp yapraklarına bakardım hehe :) Parkta iki farklı oyun yeri vardı.Bir taraftaki kaydırak daha yüksek ve kıvrımlıyken diğeri küçükler için yapılmış basit bir kaydıraktı.Benim süper salıncağım da bu küçük kaydırağın yanındaydı.Beş salıncak vardı yan yana dizilmiş,benimki ikinci sırada olandı.Kırmızı renkli,oturma yeri hafif yıpranmış ama asaletinden hiçbir şey kaybetmemiş bir şekilde beni kendisine çağırıyordu.O parka gidip de salıncağıma her bindiğimde '' Süper salıncağım bana güç ver ''
Temsili
ya da '' Süper salıncağım beni havalara uçur '' derdim bağırarak ve macera başlardı.Salıncakta zirveye ulaştığım her an gözlerimi kapar ve kendimi hayal dünyamda bulurdum.O dünyada süper salıncağımdan aldığım süper güçlerim vardı.Ne hayallerim vardı ya.İnsanlar hayallerinde özgürler ve her şeyi yapabilirler.Ben de çocukça hayallerimle eğlenirdim.Eğer hala o park ve içindeki oyuncaklar değişmediyse bir gün gitmek isterim oraya.Gerçi dokuz yıl oldu o parkı görmeyeli...Geçen yıl Ordu'ya gittiğimde o parkın yanından geçtim ama akşam vakti olduğu ve yanımda insanlar olduğu için uğrayamadım.:( İleride tekrar uğrayacağım oraya hem de bu sefer tüm teçhizatları alacağım yanıma :) Bekle beni süper salıncağım,yükseleceğiz tekrar hayallerimizle gökyüzüne ... ^_^
Seni dağladılar değil mi kalbim ? Her yanın içi su dolu kabarcık Bulunmaz bu halden anlar bir ilim Akıl yırtık çuval,sökük dağarcık... Sensin gökten gelen oklara hedef Oyası ateşle işlenen gergef Çekme üç beş günlük dünyaya esef Dayan kalbim üç beş nefes kadarcık... Necip Fazıl Kısakürek İlk şiirli yazım bu olsun istedim nedeni de sanırım ezbere bildiğim ve her satırını ayrı ayrı sevdiğimden olsa gerek :) Bu arada bu şiiri, aşağıda linkini vereceğim Vivaldi'nin eseriyle dinlemenizi tavsiye ederim.Ben bayılıyorum bu ikiliye.O ritim eşliğinde bu şiiri okumak bana ayrı bir haz veriyor.
Neyse konuyu kaynatmayalım :) Önceki yazılarımdan burada paylaşayım diyordum ama hepsi yazıldığı zamana özgü ve o defterde güzeller.O defter dediğim de hımmm adını versem mi ki ? Veriyorum ya zaten nerde bulacaksanız o defterimi. Defterimin adı ''Life Note'' :D Evet evet anime,manga severlere çok tanıdık geldi bu isim di mi ? Hehehe 3 bölümünü izleyebildiğim, bana kasvetli gelen ''Death Note'' animesine karşı komiklik olsun diye bu adı verdim defterime :D Sadece ismiyle de kalmadım, nasıl ki Death Note 'un kullanma kılavuzu var benim Life Note'umun da var.Life Note'um benim için çok değerli bir defter.Arada hayattan soğuyasım geliyor Life Note kurtarıyor beni . -- Fetaaa --Hıııı --Ya Fetaa >_< --Efendim Life Note --Ne bu halin ya,hadi kendine gel, bir silkelen ;) İşte bu tarz diyaloglarımız oluyor kendisiyle.Tabii sadece böyle değil mesela kafamdaki bazı düşünceleri de paylaşıyorum onunla ama nedense hep saçmalıyorum.Öyle işte belli bir konu sınırlamamız yok.Kendisiyle şimdilik iyi anlaşıyoruz, bakalım zaman ne gösterecek ? Bu arada bence sizler de kendinize bir defter edinin,düşüncelerinizi yazın.Ben de bir arkadaşımın tavsiyesiyle düzenli olarak tutmaya başladım hatta gördüğünüz gibi ona isim bile verdim.Çok severim benim için değerli olan şeylere özgün isimler vermeyi. Hatta onunla da sınırlı kalmadım kendime bir işaret mi diyeyim yoksa bir resim mi bilemedim neyse işte kendi uydurduğum bir çizimim bile var. Fotoğrafta gördüğünüz üzere. Arkadaşlarıma bu yılın başından beri diyorum '' bu benim işaretim,eğer kaybolursam bu işaretin olduğu yerleri takip edin. '' hehehe :D Hayalgücü sınır tanımıyor.Sonuna kadar zorlayın ... ;) Sağlıcakla Kalın :) Dipnot: Bu yaz bitireceğim Death Note 'u merak etmeyiniz. ^^
Hiç hesapta yokken açıverdim bu bloğu ,hadi bakalım hayırlısı :) Aslında önceden birkaç arkadaşım önermişti blog açmamı ama ben her zamanki gibi '' amannn be onunla mı uğraşacağım '' deyip kestirip atmıştım.Bugün de internette öyle gezinirken hooop bir baktım '' blog nasıl açılır ''diye google da aratıyorum.Aslında işin komik tarafı ''blog nasıl açılır '' dan önce ''blog nasıl silinir ''i aratmaktı. :D Eee bakarsınız bir gün lazım olur,silmek isterim. Anlayacağınız üzere daha baştan sonunu düşünen biriyim...Bu huyumdan bir türlü kurtulamadım.Bazen çok iyi oluyor ,adımlarımı ona göre atıyorum ama bazen de bu huyum yüzünden birçok şeyi kaybediyorum . Aaaa dur Feta dur ya ne yaptın daha ilk yazı hemen böyle olma. Neyse efendim ben burada aklıma ne eserse onu paylaşacağım.Bazen bir şarkı,bazen bir şiir, bazen rüyalarımı,bazen anılarımı ... Bulutsuzluk Özlemi'nden Sözlerimi Geri Alamam İyi dinlemeler ^_^