Var diye kabul ettiğimiz bu durum içten içe bizi bitiriyordu.
Aslında var olan bir şey değildi.
Dedim ya biz öyle kabul etmiştik.
Hal böyle olunca da kimse bitip bitmediğini anlamıyordu.
İçlerinden birisi ''Bitmiş galiba'' diye düşündü.
Ama bu sefer kimseye anlatmadı.
Kimseye bir şey söylemedi.
Sessizce beklemeye başladı.
An gelecek ve sessizlik bozulacaktı.
Belki de öylesine kabul edilen bu durum öylesine değildi.
Belki de gerçekti.
Belki hiçbir zaman bitmeyecekti.
Dışarıda güneşin doğmamış olması hiçbir zaman doğmayacağı anlamına gelmezdi.
Güneş,umut bir yerlerde kendini gösteriyordu.
İçlerinden birisi tekrar güzel düşünmeye başladı.
''Bitse ne olur,bitmese ne diye düşüneceğim.'' dedi **
Ve tünelin sonundaki ışığa doğru usulca süzüldü.
Sözlü sınavının verdiği heyecan ve stresle evden çıktım.Temiz bir hava beni kendime getirir diye düşünmüştüm ama leş gibi bir koku karşıladı beni.Üstelik güneş de daha doğmamıştı.Kötü bir başlangıç olmuştu benim için.Kahvaltı da yapmamıştım,açtım.Kantinden simit almayı düşündüm ama o da ne ? Kantin yerinde yoktu.Şansıma birtakım kötü laflar ederek kantinin yeni yerini aramaya başladım.Simitimi alıp sınıfa doğru ilerlerken bu güzel manzarayla karşılaştım.Ve hemen ardından bu aralar dilime yapışmış olan o güzelim replik : ''Arkadaşlar gelmeyin.Tünelin ucu b.mb.k bir yere çıkıyor.'' (Hahahah tünelin ucunda sözlü sınavına gireceğim yer vardı :D )
Bu arada sözlü sınavım genel olarak iyi geçti ;)
** Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku'dan alıntı bir cümle.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder