Cem Karaca-Sevda Kuşun Kanadında
Heyt be Feta bu günleri de gördün ya...
Bugün kendimle gurur duyuyorum.Hayatımda en ama en net olduğum gün ilan ediyorum bu günü.Bir daha bu derece net olabileceğimi sanmıyorum.İleride pişman olmamak adına yapılacak ne varsa yaptığımı düşünüyorum.O yüzden içim çok rahat.Anlayacağın bugün ben biraz daha olgunlaştım.Günün ilk saatlerinde içime bir ağırlık çökmedi değil tabii ama onu da aştım.Mantıklı düşününce aşılmayacak hiçbir şey yok.Mantığım bunca zaman nerelerdeydin sen ? Arada bir görünüp kayboluyordun ama sanırım artık tamamen geldin gibi.Umarım yanılmam.Ve umarım kimseyi de üzmüş olmam bugünkü netliğimle...
Neyse bunu burada bırakalım.Rüyamdan bahsedeyim biraz.Inception filmini yaşadım desem yalan olmaz herhalde.Nasıl ilginç bir rüyaydı öyle.Önceden de dizi gibi rüyalar görürdüm ama bu bir başkaydı.Hani bir rüya görüp devamını birkaç gün,ay ya da yıl sonra görüp rüyanın içindeyken ''Aaa ben bu rüyayı daha önce görmüştüm '' deyip rüyadaki bildiğim olayları kendime anlatırdım.Sonra rüyaya ona göre devam ederdim.Örneğin önceki rüyamda peşimde beni kaçırmaya çalışan insanlar var ve ben kaçış yolunu görüyorum ama kaçamadan uyanıyorum.Devam niteliği olan rüyada yine aynı olaylar baştan sona gerçekleşiyor ama bu sefer çıkışı daha önceden bildiğim için kaçabiliyorum.Çok ilginç değil mi ya ? İşte bugünkü rüyamda o tarzdı ama bu sefer gördüğüm üç beş farklı olayı önce ayrıntısız görmüştüm.Sadece ana karakterler belliydi.Sonra her seferinde bu karakterler üstünden olaylar genişledi.Önceden iki üç konuşma geçiyorsa aramızda sonradan daha fazlalaştı ve olay örgüsü kuruldu.En iyisi rüya üzerinden anlatayım.Rüyanın sadece bir bölümünden bahsedeceğim.
Bir yokuş var ve sonunda iki katlı bir müze var.İlk gördüğüm zaman yokuşu biliyorum,müzeyi de biliyorum ama müzenin yokuşun sonunda olduğunu bilmiyorum.Yokuşun başından ışınlanmış gibi kendimi direk müzenin ikinci katında buluyorum.Çini tablolar var her tarafta.Bir tablo ki en çok onu beğendim ortasında bir çatlağı var.Başımı tavana doğru kaldırıp bakıyorum ve dikdörtgen-oval şekillerde farklı çini desenleri görüyorum.Burada bitiyor bu rüya.Aradaki rüyaları atlayıp son gördüğüm rüyaya geçeyim.Bu sefer yokuşun başında iken onun müzeye gittiğinin farkındayım.Yavaş yavaş çıkıyorum yolu.Müzeye varıyorum.Ahşap eski bir bina.İçine giriyorum.Üst kata doğru çıkıyorum sevdiğim çini tabloya bakmak için.Biri beni durduruyor.Elinde bavulu olan genç bir erkek.Biraz onunla konuşuyorum.Çok da eğlendim konuşurken.Sonra içeriye farklı insanlar geliyor müzeyi ziyaret etmek için.Ben tekrar üst kata çıkıyorum.Sevdiğim desene bakıyorum aynı yerinde duruyor.Yanında bir tane daha var.Başımı kaldırıp tavana baktığımda aynı desenler ve yanlarında yazılar görüyorum bu sefer.Sonra eteğim gözüme çarpıyor.Çok güzel bir etekti.Mavinin koyu bir tonu üzerine mürdüm eriği rengi desenleri vardı.Öyle bir eteğim de yok gerçekte ama bulursam alacağım :D Tam o sırada hatırlıyorum bu müzeye dördüncü gelişim olduğunu o_o Sonra o bavullu gencin yanına gidiyorum ve tekrardan muhabbete başlıyorduk.İşte daha bir sürü böyle ayrıntı vardı rüyamda ve bu sadece rüyamın 1/3 lük kısmı :D Aile üyelerini gördüğüm,bir bahçede gezindiğim,farklı insanlarla kavga ettiğim bölümleri de var.Onlar da bana kalsın :)
Bir senaryo yazmanın vakti geldi bu rüyalardan.Oscar'a aday bir film çıkabilir zannımca :D
Feta Notu : O müzeyi bulacağım.